| Ve ben bir gün eve giderken, kocasının arkadaşından bir telefon geldi bana, arkadaşına olanlardan dolayı neşesinin kaçtığından söz ediyordu. | TED | وكنت أقود السيارة إلى المنزل في أحد الأيام، وتلقيت مكالمة من صديق الزوج، إتصل بي لأنه كان محبطاً لما يجري لصديقه. |
| Öldürücü bir darbe vurduğunu hissetti. Yalnızca arkadaşına değil, kendisine de. | Open Subtitles | لقد شعر و كأنه قد ضرب ضربة مميتة ليس فقط لصديقه |
| Mektubun eski bir arkadaşına olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال إن هذا الخطاب كان مجرد بعض الملاحظات لصديقه القديم |
| Kafasını toplamak ve uzun zamandır ihmal ettiği şiir kitabı üzerinde çalışmak için Maine'de arkadaşının göl kenarındaki evine gitti. | Open Subtitles | لقد ذهب إلى مركب لصديقه بالبحيرة لينشق بطريقه ويكتب شعرًا الذي أهمله منذ فترة |
| Ama arkadaşı için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. | Open Subtitles | وهذا أكثر مما يمكننا قوله لصديقه هنا |
| Hepsini, internet suçları birimindeki arkadaşına iletecek. | Open Subtitles | وكل شيء وسوف يمرر هذه المعلومات لصديقه في وحدة جرائم الإنترنت |
| Ar-ge bölümünden biri, bir tane aşırıp arkadaşına vermiş olmalı. | Open Subtitles | ربما شخص من البحث والتطوير تسلل وأعطاه لصديقه |
| Sen annenin arkadaşına son görevini yapıyorsun, bense hala kendi problemlerimi anlatıyorum. | Open Subtitles | ها أنا أستمرّ في الحديث عن الأشياء بينما ..أنتِ تحاولى التعبير عن إحترامك لصديقه أمّك و |
| arkadaşına bıraktığı sesli mesaj kendisinden alınan son haber. | Open Subtitles | رسالته الصوتية لصديقه المقرب كانت أخر اتصال يجريه |
| O aileden biri değildi. Seni sevdiği için miydi eski arkadaşına sadık olması mıydı... yoksa suçluluk duygusu muydu? | Open Subtitles | لم يكن من العائلة، هل كان بسبب الحب والولاء لصديقه القديم، أم كان بسبب الذنب ؟ |
| - İnsan arkadaşına yardım edemez mi? | Open Subtitles | .الصديق يمكن أن يسدي معروفاً لصديقه |
| "Seni de öldüreceğim." der arkadaşına. | Open Subtitles | و يقول لصديقه: "وسأكون مستعدا للتضحية بك" |
| Bir Hintlinin arkadaşına yazdığı mektup; | Open Subtitles | كتب احد الجنود الهنود لصديقه ، قائلاً: |
| arkadaşına, seni araması için numaranı verdin. | Open Subtitles | وأعطيت رقم هاتفك لصديقه كي يتصل بك |
| Şu devireceğimiz adam var ya 43 yıllık bir itfaiyeciymiş ve en iyi arkadaşına böbreğini bağışlamış. | Open Subtitles | حسناً، الرجل الذي نحن على وشك صرفه كان رجل إطفاء لمدة 43 سنة -ولقد تبرّع للتو بكليته لصديقه المقرّب |
| arkadaşına, oradaki tüm kadınların karım gibi şişman bir inek olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | ..وقال لصديقه "أن النساء هناك كالأبقار السمينة "مثل هذه |
| Yani Butch, Jared'ın Roxanne'den bunu gizlemesine yardım ederek yeni arkadaşına bir iyilik yapıyordu. | Open Subtitles | إذاً كان يقدم لصديقه الجديد خدمة يساعد " جاريد " بإبقائها في الظلام |
| Olmaz. Gurgi arkadaşının ölmesine müsaade etmiyor. | Open Subtitles | لا جارجي لن يسمح لصديقه أن يموت |
| Bu otel onun arkadaşının. | Open Subtitles | هذا الفندق ملك لصديقه |
| Ölü arkadaşı için intikam peşindeymiş gibi görünmüyor. | Open Subtitles | لا يبدو انه يسعي للانتقام لصديقه الميت |
| Ağustos 1884'de, iş arkadaşı ve dostu olan birisine bir mektup yazdı. | Open Subtitles | في شهر أغسطس عام 1884، كتب رسالة لصديقه وتلميذه، |
| Bu sadece en iyi dostun diğer en iyi dosta hep yapacağı bir şey. | Open Subtitles | إنه شيئ يفعله أي صديق لصديقه المفضل |