| Çok uzun süre açık durmuyor ve o en kesin şey değil. | Open Subtitles | لعِلمِكم، إنَّـها لا تَبقى مَفتوحة لفترةٍ طويلةٍ وهي ليست أكثَر الأشياء دقَّـةً. |
| Stephen Hawking ve diğerleri ile birlikte bir süre bu teori üzerine çalıştım. | TED | الآن , انا عملت على النظرية لفترةٍ, مع ستيفن هوكنج و آخرين |
| Bir süre belki acı çekersin. Ama geçecektir. | Open Subtitles | لربما سوف تتألّم لفترةٍ وجيزة لكنّه سينقضي |
| savaşların sonuçlarını etkilediler ve insan sağlığına uzun süredir zarar vermekteler. | TED | ولقد أثر تواجدها في نتائج الحروب، كما وقد عرقلت صحة الإنسان لفترةٍ طويلة. |
| Ben, seninkinden daha uzun süredir bu durumdayım... | Open Subtitles | كنتُ في هذه الحاله لفترةٍ أطول من فترتكِ |
| Eğer bir şekilde, bu çapa ile o hayvanı yakalayıp, kısa bir süreliğine tutabilirsek-- | Open Subtitles | إن كان بإمكاننا تعليق هذا الوغد بالمرساه وأن نُبقيه لفترةٍ قليله |
| Öğle vakitlerinde kısa bir süre birlikte olabiliriz. | Open Subtitles | نحن نخسر إجتماعنا مع بعضنا لفترةٍ قليله بعد الظهر فقط |
| Bunlar seni öldürmeyecek şeyler, daha çok seni perişan hale sokup ve daha da kötüleşmeni sağlayan ve uzun süre devam eden şeyler. | Open Subtitles | هي أشياء لا تودي بحياتك، لكنّها تجعلك بائساً بشدّة و تشعر أنّك بحالة جد مروِّعة، و هي تدوم لفترةٍ طويلة من الزمن. |
| Hayatımı tahmin edebileceğinden de uzun bir süre her şeyin bir nedenden ötürü vuku bulduğunu söyleyen bir adama adadım. | Open Subtitles | كرّستُ حياتي لفترةٍ أطولَ ممّا يمكن أن تتخيّل في خدمة رجلٍ أخبرني أنّ كلّ شيءٍ يحدث لسبب |
| Görevi için yanıma almıştım ama onu daha uzun süre tanıdıkça, giderek daha fazla sevmiştim. | Open Subtitles | أخذتهُ على عاتقي كواجب لكني أحببتهُ أكثر فأكثر كلما عرفتهُ لفترةٍ أطول |
| Burada, benimle birlikte bir süre daha kalmak ister misin? | Open Subtitles | أترغب بالمكوث هنا معي لفترةٍ أطول قليلاً؟ |
| Evet bir süre durdum. Evet, ama sen de durdun. | Open Subtitles | أجل، لفترةٍ قصيرةٍ توقفت أجل، لكنك توقفت، أيضاً |
| Uzun bir süre için sadece bir kristal vardı. | Open Subtitles | لقد كانت بلورةً واحدةً فقط لفترةٍ طويلةٍ جداً |
| Ne oldu bak, uzun süre boyunca Will'in yarısı kadar bile adam demeyeceğin biriyle birlikteydim ve terk edildim. | Open Subtitles | الذي حدث أنني كنت مع شاب لفترةٍ طويلة لم يكن بنصف رجولة ويل وبعدها تخلى عني. |
| Tek bildiğim uzun süre burada kalamayacağım. | Open Subtitles | كل ما أعرفهُ أني لا يمكنني البقاء هنا ليس لفترةٍ طويلة |
| Bir yerde çok uzun süre kalırsa insanın ayakları yosun tutar. | Open Subtitles | الوقوفُ في مكانٍ واحدٍ لفترةٍ طويلة ينمي الطحلبَ على قدميك |
| Bir süredir okulda da seni süzüyordum. | Open Subtitles | حسناً، لقد كنتُ أنظر إليكِ في المدرسة لفترةٍ |
| Oldukça uzun süredir senin gibi birini arıyorum. | Open Subtitles | بقيتُ أبحث عن شخصٍ مثلك لفترةٍ طويلةٍ جدّاً. |
| İnsanlar tutsak olmadıklarını unutacak kadar uzun süredir bu duvarların arasında yaşadı. | Open Subtitles | الناس قد عاشوا خلف هذه الجدران لفترةٍ طويلة, لقد نسوا, هم ليسوا سجناء |
| Artık uzun süredir beraber olduğunuzu biliyorum ve kurulu bir gösteri için değişim zor olabilir. | Open Subtitles | أعرف أنكم كنتم مع بعض لفترةٍ طويلة والتغيير قد يكون صعباً على العروض |
| Topluluktan bir süreliğine ayrılmam gerek. | Open Subtitles | احتاجُ أن آخذَ راحةً من الدائرة لفترةٍ قصيرة |
| Üzgünüm ama bir süreliğine şehir dışına çıkmam gerekiyor. | Open Subtitles | انا آسف ،، لكنني سأضطر أن أغادرَ المدينة لفترةٍ |