İşte o zaman da paranı harcayacak kadar hayatta kalacaksın. | Open Subtitles | والخطة بعدها بأن أبقى حياً لما يكفي حتى أصرفها كلها |
Bütün bir cadde boyunca ateş yakacak kadar Gilmore'u nereden buldular? | Open Subtitles | إذاً من لديه وصول لما يكفي منه لإشعار النار في الشارع ؟ |
Umarım dünya, bu günlük size ulaşana kadar dayanır. | Open Subtitles | آمل أن ينجوا العالم لما يكفي من الوقت لتصلك هذه المذكرات |
Yavrunun, en azından yeterince beslenebilmesi için annesinin sırtından inmesi gerekiyor. | Open Subtitles | عليه مغادرة ظهر والدته لما يكفي لأن تتغذّى |
Bu genç adamın yeterince ameliyata girdiğini düşünmüyor musun? Haklısınız efendim, özür dilerim. | Open Subtitles | -يا إلهي . ألا تظنين أن هذا الشاب خضع لما يكفي من الجراحات؟ |
Evet, kazanmaya değil, kaybetmeye yetecek kadar gerekli. | Open Subtitles | نعم , لست بحاجة لما يكفي للفوز بل ما يكفي فقط للخسارة |
Bazı türlerinin yüzebildiklerini düşünüyoruz, çok gelişmiş değil ancak adalar arasında yüzebilecek kadar. | Open Subtitles | نعتقد بأنه يمكن لبعض الأنواع السباحة، ليس لمسافة كبيرة، ولكن لما يكفي بالانتقال بين الجزر |
Bir metreküp boklarında bile koca bir tarlayı gübreleyecek kadar fosfor bulunuyor! | Open Subtitles | حتّى الفضلات المتر المكعّب من الفضلات يحوي من الفوسفور لما يكفي لتسميد حقل بأكمله |
'Bir kızı sevmek ve onun için ölmek kadar yaşlı hissettim.' | Open Subtitles | كبيراً لما يكفي لاعيشَ واموتَ لأجل حب تلك الفتاه.. ' |
Polisler, onları ortadan kaldıracak kadar bilgim olduğumu bilirler, ama... ben ispiyoncu değilim. | Open Subtitles | يعلم رجال الشرطة بشأن إمتلاكي لما يكفي من المعلومات التي تُتيح لهم إعتقالهم ، لكن أنا لستُ واشية |
Siz bunu okuduğunuzda yaşıyor veya çoktan ölmüş olabilirim, ama umuyorum ki dünya, bu günlük elinize geçene kadar hayatta kalabilir. | Open Subtitles | سواء كنتُ حيّاً أم ...ميتاً حين قراءتك لهذا آمل أن ينجوا العالم لما يكفي من الوقت لتصلك هذه المذكرات |
Fakat, diğer birçoğunun, saygıdan yoksun duygularla etrafınızı kuşatmalarını sorgulayabilecek kadar uzun yaşadım . | Open Subtitles | ورغم ذلك، فقد طال بي ...العمر الآن لما يكفي ...لأن أتحقق عندما يقدم كثيرا من الناس على تغطية مثل هذه المشاعر بإزدرائهم لك |
- Onu yakaladın. - Ve dahası var Andrea Pazzi'yi bitirmek için yeterli. Sonsuza kadar. | Open Subtitles | عثرتَ عليه - بالإضافة لما يكفي للقضاء على (باتسي) للأبد - |
Sonra Jeff gidip onları ofise gittiğine inandıracak kadar.. | Open Subtitles | (خرج (جيف و بقي في الخارج لما يكفي من الوقت لكي يصدقوا |
'Evlenecek kadar hemde.' | Open Subtitles | كبيراً لما يكفي. ' |
- Onu yakaladın. - Ve dahası var Andrea Pazzi'yi bitirmek için yeterli. Sonsuza kadar. | Open Subtitles | عثرتَ عليه - بالإضافة لما يكفي للقضاء على (باتسي) للأبد - |
Bu sırada Harold'ın aklından uçsuz bucaksız derin okyanuslar oluşturacak kadar çok dalgaya denk gelecek kadar bu seslere tanık olduğu geçiyordu. | Open Subtitles | ...و عندما فكر (هارولد) بالأمر فإنه استمع لما يكفي من الموجات يومياً لتكوين ما تخيله بمحيط عميق و واسع |
Bu insanlar yeterince acı çekmiş. | Open Subtitles | لقد تعرّضوا لما يكفي من الأذى. |
yeterince Tanrı rolü oynadın. | Open Subtitles | لقد لعبت دور الإله لما يكفي من الوقت. |
yeterince eşya aldığından emin misin? | Open Subtitles | أأنتِ واثقة من حزمك لما يكفي من أمتعة ؟ |