| Kolları göğsü kadar büyük değil. | Open Subtitles | ذراعيه ليست كبيرة بما فيه الكفاية لمجاراة صدره |
| Kameralar çalışıyor, ama bu sürücü bir günden fazlasını kaydebilecek kadar büyük değil. | Open Subtitles | الكاميرات تدور ، إلا أن عجلتها ليست كبيرة بما فيه الكفاية لتسجّل لأكثر من يوم |
| Bunlar iklim krizimizi çözecek kadar büyük değil ve yapmamız gereken şey aslında ne yapabileceğini düşünmemiz gerektiği. | TED | فهذه ليست كبيرة بما فيه الكفاية لحل أزمة المناخ، ولذا فإن ما يتوجب علينا فعله هو أننا بحاجة للتفكير في الواقع بما يمكن أن يستلزم ذلك؟ |
| Ancak delik yetişkinler için yeterince büyük değil. | Open Subtitles | لكنّها ليست كبيرة بما فيه الكفاية للكبار |
| Alex parti için yeterince büyük değil. | Open Subtitles | أليكس ليست كبيرة بما فيه الكفاية لحفلة. |
| Oyuncak tıkanmaya sebep verecek kadar büyük değil. | Open Subtitles | من لعبة ليست كبيرة بما فيه الكفاية _ إلى تسبب تسد. |