Eagles organizasyonu olarak... zorlu bir dönemden geçtiğimiz hiç kimse için sır değil. | Open Subtitles | حسناً ، ليس سراً إلى أي شخص هنا بأنه كان إمتداد قاسي لمنظمة النسور |
İlişkilerinde sorun yaşadığın sır değil, hatalarını öğrenmek istedim. | Open Subtitles | أَعْني، ليس سراً ذلك كَانَ عِنْدَكَ مشاكلُ العلاقةِ. وأنا فقط أُريدُك للتَعَلّم مِنْ أخطائِكَ. |
Tamam, yani bu bir sır değil. Adamı sevmiyorum. | Open Subtitles | حسناً، اذا ذلك ليس سراً أنا لا أَحْبُّ الرجلَ |
Devletin buralara bir düzine yerleştirdiği sır değil zaten. | Open Subtitles | ذلك ليس سراً على الحكومة أن تضع هذه الأشياء هنا |
Sevgi gizli değildir | Open Subtitles | الحب ليس سراً |
Aynı zamanda, bu bir sır değil. | Open Subtitles | و بالإضافة هذا ليس سراً أعني أنني أعلم بشأنه |
Eagles organizasyonu olarak... zorlu bir dönemden geçtiğimiz hiç kimse için sır değil. | Open Subtitles | حسناً ، ليس سراً إلى أي شخص هنا بأنه كان إمتداد قاسي لمنظمة النسور |
Aslında, ağabeyiyle aramızda... yıllara yayılan bir anlaşmazlık olduğu kimsenin bilmediği bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً أن أنا وشقيقه كنا دائماً على خلاف |
Rock yıldızlarının antika koleksiyonu yaptıkları bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً تلك الصخرةِ و تَجْمعُ نجومُ اللفّةِ التُحَفَ. |
Sanırım seni neden buraya getirdiğim bir sır değil. | Open Subtitles | أظن بأنّ الأمر ليس سراً سبب إحضاري لكِ إلى هنا |
Memleketim Ruanda'daki soykırımdan sağ çıkmış olmam, sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً أنا نَجتْ من الإبادة الجماعيةِ في وطني الأمِّ لرواندا. |
Polisi pek sevmediğim ve mahkememde kovboyvari tavırları hoş görmediğim sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً لما لا أعامل الشرطة برفق ولا أتهاون في سلوكهم البربري داخل محكمتي |
Ben'le çok iyi anlaşamadığımız bir sır değil. | Open Subtitles | إنه ليس سراً أن بِن و أنا لم نتفق دائماً |
Kendi yerime Dean'i uygun gördüğüm büyük bir sır değil fakat bu demek değildir ki ders vermeyi bırakacağım. | Open Subtitles | إنه ليس سراً كبيراً كوني مرشحٌ للعمادة ولكن ذلكَ لايعني إنني سأتوقف عن التعليم |
Üçler ve İkilerin Dörtler ve Beşlerden şüphelenmeye başladığı sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً بأن أصحاب النقطتين و الـ 3 نقاط يشكون بأصحاب الـ 4 و 5 نقاط |
Onları buraya getirirken milyon dolarlar ödedik, bu bir sır değil. | Open Subtitles | كلفنا الأمر ملايين الدولارات لجلبهم وهذا ليس سراً |
Beni küvette uyuttuğun çok da büyük bir sır değil. | Open Subtitles | وإنه ليس سراً انك تدعيني انام بحوض الإستحمام |
Katolik kilisesi ile problemlerim olduğu bir sır değil ama birşeyi o kadar güzel ki, bu konuda gerçekten ama gerçekten haklılar, bağışlayıcılık. | Open Subtitles | ليس سراً أنني واجهت مشاكل مع الكنيسة الكاثوليكية ولكن هنالك أمر واحد أعتقد أنه جميل للغاية والذي يجيدونه للغاية |
Sevgi gizli değildir | Open Subtitles | الحب ليس سراً |
Javier'in beni devralmam için yetiştirdiği bir sır değildi. | Open Subtitles | ليس سراً أن (خافيير) كان يُعدني لتولي مقاليد الأمور |
Omar Bradley, sır değildir. O iyi bir komutandır. | Open Subtitles | عمـر برادلـى" ليس سراً" أنه قائد عظيم |
O kadar da büyük bir sır değilmiş. | Open Subtitles | إنه ليس سراً بهذا الحجم |
Sorun değil, gizli bir şey değil. | Open Subtitles | لا بأس هذا ليس سراً |