| Eğer ki bu Gelel taşlarından bolca toplarsak, tüm dünya üzerinden savaşı silebilirim. | Open Subtitles | لو استطعنا تجميع الكثير من هذه الحجارة أستطيع دحر القتال من على الأرض |
| Bunun okul birincisi olarak onu yenebilmek için öğretmenin masasının üzerinden | Open Subtitles | إنه متعلق بسرقة ورقة امتحان طالبة أخرى من على مكتب الأستاذ |
| Bakalım birinci hatta kim var? | Open Subtitles | إن كنتم تشعرون , أنا أشفي لنرى من على الخط الأول |
| Ama şimşek vurduğunda, üstüne bir ağaç düştü ve o uçurumdan aşağıya yuvarlandı! | Open Subtitles | ،ولكن عندما سطع البرق ، سقطت شجرة وسقطت تين تين من على المنحدر |
| Sakalımdan in, sersem şey. | Open Subtitles | انزلي من على لحيتي أيتها الحمقاء الصغيرة. |
| Venedik'te intihar oranı gerçekten düşüktür çünkü eğer bir binadan atlarsan, kanal ya da benzeri şeylerin içine düşüp ıslanırsın. | Open Subtitles | نظرية ان معدل الانتحار في مدينة البندقية منخفض جدا لانه عندما اقفز من على بناية مؤخرتك سوف تصطدم بالماء والقرف |
| Bakalım Kimmiş. | Open Subtitles | هيا يا جدتي فلننظر من على الباب ؟ |
| Babamın haberi olmadan yürüdüm ve bir tepenin üstünden gördüm. | Open Subtitles | لقد مشيت بعيداً بدون علم والدي ورأيتها من على الحافة |
| Çocuk ya bu süpürgenin üzerinden atlarsın ya da süpürgeyi kafanda parçalarım. | Open Subtitles | يا فتى، إما تقفز من على المكنسة وإلا سأضربك بها على رأسك |
| Sonra o kayanın üzerinden kalktım ve Tanrım, eve öyle bir koştum ki. | TED | و هكذا قمت من على الصخرة ، و يا إلهي كم ركضت، عائدة إلى البيت. |
| Mikrofonun diğer ucunda kim var bilemeyiz. | Open Subtitles | لا أعلم من على الطرف الآخر من هذا الشيء. |
| - Roz hattımızda kim var? | Open Subtitles | - والآن روز، من على الخط واحد؟ - إنه جون |
| Los Angeles Avukat'ın kapağında kim var bil. | Open Subtitles | تكهني صورة من على غلاف مجلة "محامي لوس أنجيلوس"؟ |
| Aslında düşündüğüm Raymond'ı aşağıya atıp, kuşları izlerken bir kaza olmuş izlenimi vermekti. | Open Subtitles | في الواقع كنت سأرمي ريموند من على الحافه وأجعله كحادثه أثناء مراقبة الطيور |
| Genellikle insanlar böyle yaparlar. Birbirlerini trenden aşağıya atmazlar. | Open Subtitles | هذا ما يفعلة الناس عادةْ انه لا يلقون بعضهم البعض من على القطار |
| İn o posta kutusundan. Kamu malı o. | Open Subtitles | إنزل من على صندوقِ البريد هذا إنها ملكيةُ حكوميةُ، هيا تحرك |
| İnce ve zarif silueti, merdivenlerden inen Werner'in görüntüsüyle, titremeye başlıyor. | Open Subtitles | بهيأتها الجميلة و الرشيقة فانها ترتعد تحت أنظار فيرنر في حين أنه ينزل من على سلمه الرخامي |
| Ben bu işin içine boktan beyaz bir polis daha boktan beyaz bir adamın kardeşini çatıdan aşağıya attığı için mi girdim? | Open Subtitles | انتظر لحظة تعني اني في هذه الورطة لأن لأن ابيضا احمق رمى اخو ابيض احمق من على السطح |
| Bakın Kimmiş! Tependen çekileyim. | Open Subtitles | انظروا من هذا دعني انزل من على ظهرك |
| 2005 yılında da Eiger, Monk ve Jungfrau'ın üstünden BASE jump yaptım. Bunlar İsviçre'nin en ünlü dağlarından üçüdür. | TED | 2005 قد قفزت من على جبل أيقر ، من المونك ، الجونقفراو ثلاثة جبال شهيرة في سويسرا |
| Polisin söylediğine göre 7 metreden ateş edilmiş, daha uzaktan değil. | Open Subtitles | , فان الطلقة اطلقت من على بعد 25 قدم لا أكثر |
| Atalarımız ağaçlardan indikleri zaman bu esnek beceri karmaşık araçlar yaratıp onları ustalıkla kullanmalarını sağladı. | TED | وعندما نزل أسلافنا من على الأشجار، مكّنتهم هذه القدرة على الإمساك بمرونة من خلق واستخدام أدوات معقّدة. |
| Sonra keskin nişancı atışları 1 mil uzaklıktan duyulur ve üç kardeşini öldürür. | Open Subtitles | ومن ثمّ ستدوّي طلقات القنّاص من على بعد ميل وتقتل 3 من إخوانك |