Bu vahşi alan, fantastik yaratıkların evi ve renkli, hayat dolu bir yerdi. | TED | لقد كان ذلك المكان البرّي المليء بالألوان والحياة، موطن لتلك الكائنات الغريبة الخياليّة. |
Şimdi şehirler için protokoller geliştiriyoruz - teknik besinlerin evi onlar. | TED | نحن نضع الآن بروتوكولات للمدن-- التي هي موطن المواد الغذائية التقنية. |
New York'ta büyüdüm, ki burası ABD'deki her yerden daha büyük oranda göçmene ev sahipliği yapıyor. | TED | لقد ترعرعت في مدينة نيويورك وهي موطن لأضخم عدد من المهاجرين في أي مكان من الولايات المتحدة. |
Atalarımızın yuvası olan Güney Afrika'da iklîm düzensizleşti ve öngörülemez oldu. | Open Subtitles | في شرق أفريقيا ، موطن أسلافنا أصبح المناخ فوضويّ وغير متوقّع |
Kara Ejder Nehri, Çin'deki en küçük etnik gruplardan birinin evidir. | Open Subtitles | إنّ نهر التنين الأسود موطن احد المجموعات العرقية الأصغر في الصين. |
Evet, bu kayıp kavim bir yuva arıyor, böylece tekrar tüneyip çürüyebilecekler. | Open Subtitles | قبيلتنا المفقودة تبحث عن موطن جديد لكي يمكنهم أن يسكنوا ويبلوا ثانية |
Binlerce kuşa yuva ve adanın merkezinde, en uygun yer için itişip kakışıyorlar. | Open Subtitles | انها موطن الآلاف من الطيور وفي وسط الجزيرة يتنافسون على أفضل المساحات المتاحة. |
Burası özgürlükler ülkesi ve cesur insanların vatanı. | Open Subtitles | انها ارض الحريه و موطن الشجاعه |
# Korsanların, sarhoşların ve fahişelerin evi # | Open Subtitles | موطن القراصنة ، السكرانين ، بائعات الهوى |
Hawks'ın ve onun oyuncusu Michael Wick'in evi Atlanta'nın radyosuna hoş geldiniz. | Open Subtitles | ـ هاتلانتا ـ موطن نجوم أتلانتا و ـ مايكل فيك ـ |
Bunu dostlarım ve ailemin bir evi olmasını garanti altına almak için yapıyorum. | Open Subtitles | أفعل ذلك كي يحصل أصدقائي وعائلتي على موطن |
Gezegenimizdeki en büyük fil nüfusuna ev sahipliği yapan yer burası. | TED | موطن لأكبر عدد متبقٍّ من الفيلة على كوكب الأرض. |
Endüstriyel bir banliyö olan Braddock Andrew Carnegie'nin ilk çelik fabrikası Edgar Thomson Work'e ev sahipliği yapmaktadır. | TED | تعتبر برادوك الضاحية الصناعية وهي موطن أول مصنع للفولاذ لأندرو كارنيجي، مصانع إدغار طومسن. |
Size bir gerçek sunayım. Kurbağa Gölü, eşek yüküyle kurbağa ve kuşun yuvası. | Open Subtitles | لو كانت هذه هي الحقيقة وكانت بحيرة الصفادع هي موطن لضفادع وطيور مُلوثين |
O kadar çoklar ki gerçekten asitli ve toksik koşulları seven bakterilerin yuvası olmuştur şimdi. | TED | كثيراً لدرجة ان هذه غدت موطن للبكتريا والتي تفضل البيئة الحامضية .. والملوثة |
Burası Dünya'daki en tuhaf hayvanlardan bazılarının evidir. | Open Subtitles | انه موطن أكثر الحيوانات غرابة على كوكب الأرض |
Halkımızın emekli maaşını küçümseyen milyonerlerin ve aynı zamanda Broadway'in bulunduğu yer. | Open Subtitles | المليارديرات الذين يسحقون و يتعاطون مدخرات تقاعد أمتنا إنها أيضاً موطن البرودواي |
Burası özgürlerin, cesurların vatanı. | Open Subtitles | هذا هو أرض خالية، موطن الشجعان. |
Gittiğimiz yer soyguncu memleketi. Toplam 600 Dolara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سنذهب إلى موطن قطاع الطريق سنحتاج إلى 600$ فيما بيننا |
Burası Çin'in en nadir ve kendine özgü hayvanlarının da yuvasıdır. | Open Subtitles | وهي موطن إلى البعض من أندر وأكثر المخلوقات المؤثّرة. |
Göklerde fişeklerin kızıl parıltısı kahramanların yurdu memleketimin üzerinde. | Open Subtitles | ووهج الصواريخ 'الأحمر على أرض الأحرار و موطن الشجعان؟ |
Kendi ülken, başkasının ülkesi ya da kendi kişisel kurallar kitabın. | Open Subtitles | موطنك، موطن شخص آخر، أو كتاب قوانينك الخاص. |
Eski, çayın her zaman ballı olduğu evimiz. | Open Subtitles | موطن الأجداد، حيث كان هناك عسل للشاي دائماً |
Palmiyeler güzel insanlar arabalar LA büyük hayalcilerin eviydi | Open Subtitles | أشجار النخيل, الناس الجميلين السيارات الرائعة لوس أنجلوس ، موطن من لديهم أحلام كبيرة |
Kayıp Üç, 13'üncünün evinden gelen Beşliyi verecek. | Open Subtitles | الثالث المفقود سيمنحكِ الخامس الذى أتى من موطن القبيلة ال13 |
Eşimin memleketinde Sulawesi adasının dağlık arazilerinde Endonezya'nın doğusunda ölümü tek bir olay gibi değil de yavaş bir toplumsal süreç olarak yaşayan bir insan topluluğu var. | TED | .. في موطن زوجي عند أعالي جزيرة سولاوسي في شرقي اندونيسيا هنالك مجتمع يعيش تجربة الموت ليس كتجربة فردية.. و إنما في إطار مجموعة من الأفراد |