Ama aynı zamanda sırf aptallığı yüzünden de dışlanmaması gerektiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | و لكننا أيضاً لا نظن أنه يجب أن يُحاكم على غباؤه |
Küçük bir Druid arıyoruz. - Bu tarafa geldiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | حن نبحث عن صبي كاهن ,نظن أنه أتى من هنا. |
Doğru. O yüzden kapıya bakan tek kamerayla başladığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | صحيح، لهذا نظن أنه بدأ بكاميرا واحدة مقابل الباب الأمامي |
Bu gerçekçiliğin gerçekten ne olduğu değil, gerçekten gerçekçi göründüğünü düşündüğümüz şey. | TED | لا يتعلق الأمر فقط بما هو واقعي لكن بما نظن أنه يبدو واقعيا |
İyi olana kadar burada kalmasının daha iyi olacağını düşündük. | Open Subtitles | لهذا نظن أنه يجب أن تبقى هنا لفترة، حتى تتحسن |
Başta sizin suikastçi olduğunu sandık, Müfettiş ama daha sonra olayın intihar girişimi olduğunu fark ettik. | Open Subtitles | نظن أنه القناص الذي تبحث عنه لكنه يحاول الانتحار |
Lew ve ben düşünüyorduk da. Belki kararımızda biraz acele ettik. | Open Subtitles | لوي , وأنا نظن أنه ربما إتسرعنا فى اتخاذ قرارنا |
Çünkü, yaptığımız işten birazcık bile olsa sıkıldığımızda, acı çektiğimizi düşünüyoruz. | TED | لأننا نظن أنه لأننا متعبون نوعا من ما نفعله, متعبون قليلا, اذا نحن نعاني. |
Çünkü ben ve amcan burada bir köstebek olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | لأننا أنا وعمّك نظن أنه لديكَ واشٍ في منظمتك |
Bu işin başı olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونحن لا نظن أنه يكوي القمصان نحن نظن أنه متوجه إلى هنا |
Çünkü bu savaşı durdurmak için bize yardım edebileceğinizi düşünüyoruz. | Open Subtitles | لأننا نظن أنه بإمكانك مساعدتنا في إنهاء الحرب |
Efendim, iki kaçağın bu kiliseye sığındığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | لدينا أسبابنا يا سيدي أن نظن أنه داخل الكنيسة يوجد هاربين |
Ama biz bazı şeyleri puana dönüştürmek gibi düşünüyoruz. | Open Subtitles | لكننا نظن أنه حول الحصول على الأشياء التي تتحول لنقاط، |
Paranın, bu Afganistanlı uyuşturucu patronundan çalındığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن أنه تم سرقته من بارون المخدرات الأفغاني |
Çok nadir bir protozoa olabileceğini düşünüyoruz, parazit gibi. | Open Subtitles | نحن نظن أنه قد يكون كائن أحادي الخلية من نوع نادر، أشبه بطفيلي. |
Gerçekte sahip olduğumuzla sahip olduğumuzu düşündüğümüz çok farklı. | TED | فما لدينا فعلًا وما نظن أنه لدينا مختلفان كثيرًا. |
Yaşamı desteklemeye yetebileceğini düşündüğümüz enerjiden daha az ama şaşırtıcı ve güzel bir şekilde bu yeterli geliyor. | TED | وتعد هذه طاقة أقل مما كنا نظن أنه سيكون كافيًا للحياة، لكن بطريقة ما، مدهشة وجميلة، هي كافية. |
Gizlenme mekanı olduğunu düşündüğümüz bir binaya baskına gidiyoruz. | Open Subtitles | إلى أين تذهبين؟ سنغير على مبنى نظن أنه ملجأ. |
Sonra kaleci açılmaya başladı ve direğin üstünden dışarı vuracağını düşündük. | Open Subtitles | وبعـدهـا حـارس المرمى إندفع نحـوه وكـنا نظن أنه سيسددهَا خارج المرمى |
Orada bi yerde olduğunu düşündük, gittik ve onu bulduk. | TED | كنا نظن أنه قد يكون هناك، وذهبنا ووجدناه. |
Bizi korkutmak için etrafı dağıttığınızı sandık. | Open Subtitles | كنا نظن أنه أنتم، تعبثون، ساعين لإخافتنا |
Karavanda sakladığı paranın o kadar olduğunu düşünüyorduk, ama... | Open Subtitles | هذا ما كنا نظن أنه حصل عليه في المقطورة, ولكن |
Test pilotunun öldüğüne ve senin onu öldürmek için sebebin olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نظن أن طياركم الإختباري قد مات و نظن أنه لديك الدافع لقتله |