| O halde Rick, dünya vatandaşı. | Open Subtitles | هذا يجعله مواطن عالمي. |
| O halde Rick, dünya vatandaşı. | Open Subtitles | هذا يجعله مواطن عالمي. |
| Bu da onu bir puşt yapıyor, biliyorum ama bu aynı zamanda iyi bir polis olmasını da sağlıyor. | Open Subtitles | هذا يجعله وغداً أعرف لكنه يجعله شرطياً جيداً |
| Ama aynı zamanda, futbolun biz Teksaslılar için ne kadar önemli olduğunu bilmesini sağlıyor. | Open Subtitles | ولكن هذا يجعله يعلم أهمية كرة القدم بالنسبة لنا في تكساس |
| Bu kendini bizim gibi sıradan ölümlülere göre üstün görmesini sağlıyor. | Open Subtitles | هذا يجعله يشعر بسطوته عليّنا نحن البشر الفانون |
| Kontrolü daha kolay sağlıyor. | Open Subtitles | على ماذا يَحصُل مِنهُ؟ حسنا، هذا يجعله أسهل للسيطرة. |
| Bu olduğundan farklı görünmeyi sağlıyor mu? | Open Subtitles | هذا يجعله يبدو مختلفاً عن ما هو عليه؟ |
| Daha iyi hissetmemi sağlıyor. Sorma. | Open Subtitles | هذا يجعله يشعر بتحسن لا تسأل |