| Aslında olan şu; bilgisayarı kullanan tek bir çocuk var. | TED | ما تحصل عليه في الواقع، هناك طفل واحد يشغل الحاسوب. |
| Orada bir yerlerde sekiz yaşında küçük bir çocuk var. | Open Subtitles | هناك طفل صغير بعمر 8 سنوات في مكان ما هناك |
| Manhattan'da dört yaşında ağlayarak uykuya dalan bir çocuk var. | Open Subtitles | هناك طفل بعمر 4 سنوات في مانهاتن يبكي حتى النوم. |
| Ortada bir bebek olmadığını gördüğü an beni yere fırlattı. | Open Subtitles | عندما رأى أنه لم يكن هناك طفل رماني على الأرض |
| Pediatride bir bebek var. Fallot teralojisi belirtilerini gördüm ve bir hırıltı duydum. | Open Subtitles | هناك طفل في قسم الأطفال أظن أنه مريض , لقد سمعت دندنة |
| Hatırlasana, babasını kaybetmiş ve astronot hastası ufak bir çocuk vardı. | Open Subtitles | تذكر، كان هناك طفل صغير فقد والده وكان هاوي رائد فضاء. |
| "Bu havuzda neredeyse boğulan çocuğu biliyor musun? | Open Subtitles | هل عرفت أنه كان هناك طفل كاد أن يغرق في تلك البركة? |
| Benden başka, benim yaşlarım da başka bir çocuk var mıydı? | Open Subtitles | بالاضافة لي ، هل كان هناك طفل أخر بنفس عمرى ؟ |
| Bir çocuk var; annesi koluna iğne yapıyor, ve kendinden geçiyor. Çocuk annesinin ona neden yemek yapmadığını bilmiyor ve bu gece aç yatıyor. | TED | هناك طفل قد حقنت والدته ذراعها بإبرة مخدرات وغابت عن الوعي، ولا يعرفُ لماذا لم تحضر له العشاء، ويذهبُ إلى فراشه جائعًا تلك الليلة. |
| Bir çocuk var; gelecekten hiç umudu yok, ama çaresizce daha iyi bir hayat istiyor. | TED | يوجد هناك طفل ليس لديه أمل في المستقبل ولكنه بحاجة ماسة ليعيش حياة أفضل. |
| Uzun ömür tedavinizi kesmekten nefret ediyorum efendim ama..... ...kapıda sevimli ufak bir çocuk var. | Open Subtitles | أكره مقاطعة جلسة علاج الشيخوخة يا سيدي، ولكن هناك طفل جميل على الباب. |
| Özür dilerim ama evinizde saklanan bir çocuk var. | Open Subtitles | أنا آسفة، لكن هناك طفل يختبئ داخل منزلك. |
| Şu evde senin önemli olduğunu düşünen bir çocuk var ama bu Uzay Polisi olduğun için değil, dostum. | Open Subtitles | انظر فى هذا المنزل هناك طفل يظنك عظيم و ليس لأنك حامى فضاء يا صديقى |
| O evde bize ihtiyacı olan bir çocuk var. Hadi seni şu şeyden çıkaralım. - İt onu! | Open Subtitles | هناك طفل فى هذا المنزل يحتاجنا الآن لنخرجك من هذا الشىء |
| Bir kaç ay içinde evde küçük bir bebek olacak Tanrı ona izin verirse. | Open Subtitles | في غضون أشهر قليلة سيكون هناك طفل في المنزل اذا اراد الله ذلك. |
| Kilisenin çanı çaldığında şehirde bir bebek, ana rahmine düştü denir. | Open Subtitles | و يقال أنه عندما يرن ذلك الجرس فهذا يعني أن هناك طفل تم تويلده في البلدة |
| Seneye bu günler masada bir bebek olacağını bilmek ne kadar garip, değil mi? | Open Subtitles | أليس من الغريب كيف المقبل عام سيكون هناك طفل على طاولة؟ |
| İyi, hoşuna gitsin gitmesin ortada doğacak bir bebek var ve gireceği dünyayı biz kontrol ediyoruz. | Open Subtitles | ، سواء أعجبك الأمر أم لا هناك طفل بالطريق و سنتحكم بالأمور سواء كان صبى أو فتاة |
| Sınıfta diğerlerinden biraz daha büyük bir çocuk vardı, çünkü bakıcı aile dönemi süresince okuldan geri kalmıştı, annesinin cinayetine tanık olmuştu. | TED | كان هناك طفل في الصف أكبر من البقية. لأنه كان عالقاً في نظام الرعاية للتبني، بسبب رؤيته لأمه تقتل. |
| Madagaskar'da ağaca bir taş atan bir çocuğu bile görüyor ve üzerine bahse girebiliyorum | Open Subtitles | إن كان هناك طفل في مدغشقر يلقي حجر على شجرة فيمكنني رؤيته والمراهنة عليه حذفت |
| Sanırım, hiç bir çocuğun bu kadar mükemmel anne babası olmamıştır. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هناك طفل حظى بأبوين أروع من أبويّ |
| Her gencin içinde büyümek istemeyen bir çocuk vardır. | Open Subtitles | و في مكان ما داخل كل شاب هناك طفل صغير يريد أن لا يكبر |