| Çocuklar için çok geç ama beni kurtarmak için bolca zaman var. | Open Subtitles | لقد فات الاوان على بقية الشباب, لكن هناك متسع من الوقت لإنقاذي |
| Sanal gezinti için bolca vakit olacak. | Open Subtitles | سوف يكون هناك متسع من الوقت لتويكج |
| Özrünü iletmesi için bolca zaman var. | Open Subtitles | هناك متسع من الوقت لإرسال إعتذاره |
| Elbette, kanepede yatmak için burada bol miktarda oda var. Bak, hoş bir manzaranız var. | Open Subtitles | بالطبع, هناك متسع من الغرفة للأريكة المتحركة انظري لديكي هنا منظر رائع |
| Okyanustan konuşmak için bol bol vaktimiz var. | Open Subtitles | هناك متسع من الوقت للحديث ونحن في قلب المحيط |
| Evet, bunu tartışırız, hala yeterince vakit var. | Open Subtitles | نعم سنتناقش بالامر لكن لا يزال هناك متسع من الوقت |
| Endişelenme Lisa. Daha çok vakit var. | Open Subtitles | لا تقلقي ليسا لا يزال هناك متسع من الوقت |
| Her şey için bolca zaman var. | Open Subtitles | هناك متسع من الوقت لفعل أي شيء. |
| bolca zamanın var. | Open Subtitles | هناك متسع من الوقت. |
| Kendinizi ifade etmek için bolca vakit olacak Bay Vaughn. | Open Subtitles | سيكون هناك متسع من الوقت كي تفسر ما حدث يا سيد (فوغان) |
| Daha sonra bunun için bolca zamanımız olacak. | Open Subtitles | هناك متسع من الوقت لهذا لاحقا |
| Başladıktan sonra sorular sormak için bolca zamanın olacak Ellen. | Open Subtitles | سيكون هناك متسع من الوق لطرح أسئلة بعد أن نبدأ، يا (إيلين) |
| bol bol zamanım var. | Open Subtitles | هناك متسع من الوقت |
| bol bol zaman vardı. | Open Subtitles | كان هناك متسع من الوقت |
| Daha önce bir arkadaşımı soğukkanlılıkla boğmamıştım; ama hala vakit var. | Open Subtitles | لم اخنق صديقاً من قبل ولكن هناك متسع من الوقت |
| Henüz gelmedi ama daha çok vakit var. | Open Subtitles | أرجوك تزوجيني. حسنا، لا أثر له حتى الآن، لكن لازال هناك متسع من الوقت، |
| Yedek hala vakit var, Hala benimsemesi olsaydı. | Open Subtitles | لا يزال هناك متسع من الوقت لتجنيب، إذا كنت لا تزال تبني. |