Bir zamanlar insanlar böyle büyülerle nasıl başa çıkıldığını bilirmiş. | Open Subtitles | كان هناك وقت عندما عرف الرجال كيف يقاوموا السحر الأسود |
-Hayır değil, hala vakit var -Bizim için çalışan kişiler var aşağıda | Open Subtitles | ليس كذلك ، ما زال هناك وقت يوجد أناسُ علي الارض يعملوا من اجلنا |
Bunu açmak için mükemmel bir zaman. Bundan daha özel olamazdı. | Open Subtitles | هذا هو أنسب وقت لأفتحه لن يكون هناك وقت أنسب لهذا |
Ayakkabı ve birkaç giysi almam için zamanımız var mı? | Open Subtitles | هل هناك وقت حتى اشترى احذية و اغراض اخرى ؟ |
Boğulacak seviyeye gelmeden sızıntıyı kesecek vaktimiz var. | Open Subtitles | آشلي ، هناك وقت لنوقف التسرب قبل أن يزداد لدرجة تجعلنا نقلق من أن نغرق |
Hepsi ölecek. Sadece ben varım. Beni kurtarmak için zamanın var. | Open Subtitles | إنهم هالكون كلهم إنه انا فقط, لا يزال هناك وقت لإنقاذي |
ama anlaşmanın zamanı var, avukatını daha ne kadar beklemek istediğini bilmiyorum. | Open Subtitles | انا أحاول ان أساعدك هنا لكن هناك وقت متصل بالأمر |
diye soracaktın. Savaştayız! Saçma sorular için hiç zaman yok! | Open Subtitles | نحن في حرب، يا رجل ليس هناك وقت للأسئلة الغبية |
Bir zamanlar senden güzel bir söz duyabilmek için hayatımı verirdim. | Open Subtitles | كان هناك وقت كنت لأمنح فيه حياتي مقابل كلمة طيبة منك |
Bir zamanlar içimde eşimi hiç unutamayacağıma dair bazı hisler vardı. | Open Subtitles | كان هناك وقت اعتقدت فيه أني لن أنسى حبي لزوجتي أبداً |
Öyle mi, Bir zamanlar benim de sana ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | أجل، حسنا، كان هناك وقت كنت أحتاج لك فيه، أيضا |
Hâlâ vakit var, onlar kopyasını çıkarmadan orijinal dosyaları bozabilirsem... | Open Subtitles | هناك وقت ، إن أتلفت الملفات قبل أن يصنعوا منها نسخاً |
Ana geminize dönmek için hâlâ vakit var. | Open Subtitles | ما زال هناك وقت للانتقال بالشعاع إلى السفينة الأم |
Her casusun kariyerinde, bir zaman gelir... birileri,bir şekilde sizin kim olduğunuzu anlar. | Open Subtitles | هناك وقت في مهنة اي عميل شخص ما بطريقة ما يكتشف من انت |
Bunun için uygun bir zaman yok. Karın için çok üzüldüm. | Open Subtitles | لن يكون هناك وقت مناسب انظر , أنا آسفة بخصوص زوجتك |
Coşkunuza hayranım, ama sabırlı olun. zamanımız var. | Open Subtitles | روحكم المعنوية تؤكد ثقتكم لكن لا تتعجلوا , هناك وقت ومال كافى للجميع |
Sıkılmadım. Biraz daha vaktimiz var. | Open Subtitles | أنا لست ضجر أعتقدت أنه مازال هناك وقت قصير |
Annen için zamanın var, ama yaşlı babacığın için yok. | Open Subtitles | لديك وقت لأمك لكن ليس هناك وقت لوالدك العجوز |
Tayfanın moralini dikkate almanın yeri ve zamanı var. | Open Subtitles | هناك وقت ومكان لأخذ معنويات الطاقم بعين الإعتبار |
Evet, tabi, güçlü olmanın zamanı vardır zeki olmanında zamanı vardır. | Open Subtitles | نعم , حسنا , هناك وقت للذهاب بقوة ووقت للذهاب بذكاء |
İnsanların düşünmek için zaman ve yerleri olduğu zamanlar vardı | Open Subtitles | كان هناك وقت كان الناس يملكون فيه مفهوماً للزمان والمكان |
Başka bir partner bulmak için hala vaktin var, değil mi? | Open Subtitles | لايزال هناك وقت لتجدي صاحب آخر أليس كذلك؟ |
Eğitim için pek de yeterli vakit yok ama denemek istiyorum. | Open Subtitles | هناك وقت كافي بالكاد للتدريب لكن أنا أرغب في إعطاء دفعة |
Çok az zaman vardı ve başka bir yolu yok görünüyordu. | Open Subtitles | كان هناك وقت ضئيل جدا,و,حسنا بدا أنه ليس هناك طرية أخرى |
Bilmiyorum, ama şansa bırakamam. Belki hala zaman vardır. | Open Subtitles | لا أدري لكن لن أخاطر فربما يكون هناك وقت |
Bu adamları bir Hıristiyan gibi gömmeye zaman var mı? | Open Subtitles | هل هناك وقت كافي لإعطاء هؤلاء الرجال دفن مسيحي صحيح؟ |