Buraya ailemi güvende tutmak için geldim ama artık bunu yapabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | قدمت هنا لأبقي عائلتي بأمان ولا أظن أنه يمكنني فعل هذا بعد الآن |
Pezevenklerin hayır diyeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا أظن أنه يحق لمعاشر البغايا أن يطلق أحكاما. |
Uzun zamandır oyunda olduğunu sanmıyorum o yüzden muhtemelen çabuk ölecektir. | Open Subtitles | ولا أظن أنه في هذه اللعبة منذ وقت طويل لذا ينبغي أن يكون الأمر سريعًا |
Babam eski zamanlardan hiç bahsetmez hatırladığını da sanmıyorum. | Open Subtitles | أبي لا يتحدث عن الأيام الخوالي ولا أظن أنه يتذكره |
- Söyle. Bence tamamen saçmalıyorsun. Bir savaş falan olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك مليء بالحداع ولا أظن أنه يوجد أي حرب |
Oradaki kimsenin beni tam anlamıyla anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا أظن أنه كان يوجد أي شخص في ذلك المكان فهمني على الإطلاق |
Burada bir parça bile işe yarar DNA bulabileceğimizi sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا أظن أنه يوجد حمض نووي مفيد هنا |
- Woge deniyor yine, ayrıca kontrol edebildiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | فوغا" فحسب, حسناً؟" ولا أظن أنه يمكنه التحكم به |
Benim "beş" olduğum çok belli ve o kadar çok âşık olduğunu da sanmıyorum... | Open Subtitles | من الواضح أني "درجة أخيرة"، ولا أظن أنه يقع في الحب كثيراً. |
Jill'in ondan ayrılmasını kabullenememişti ama bunu yapacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لقد أثر فيه الإنفصال كثيراً لأنها هي من انفصلت عنه... ولا أظن أنه كان لينفصل عنها |
Ve sadece çok rahat hissettiğini sanmıyorum Şu anda onun çevresinde. | Open Subtitles | ولا أظن أنه يشعر بالراحة حولها الآن. |