| Oh, peki tamam, üç hatun aynı çatı altına taşındılar. Merhaba? | Open Subtitles | أوه حسناً ، أجل ثلاثة فتيات . إنتقلوا تحت السقف ذاته |
| PVC'ler, çatı kaplamaları, hatta kulübenin o pahalı kilidi bile kayıp. | Open Subtitles | الواجهة، ألواح السقف حتّى ذلك القفل الثمين على السقيفة قد اختفى |
| Anne, buraya sandviç atarsan, çatı içine göçer. Çok komik. | Open Subtitles | أمـي , إذا ألقيـت بشطيـرة علـى السطح هنـا , فسينهـار |
| çatı seviyesinden ve sokak seviyesinden serbest atış alanı istiyorum. | Open Subtitles | أريد خطوط إطلاق نار واضحة من السطح ومن مستوى الشارع |
| Baban ve ben çatı katındaydık ve gelinliğimin hala üzerime olduğunu gördük. | Open Subtitles | حينما كنتُ و أبوك في العلية أدركنا أن فستان زفافي مازال يناسبني |
| Avlu ve çatı katının canlanması aileyi canlandırdığı gibi komşuları da canlandıracak... | Open Subtitles | إنتعاش الباحة الأمامية و الدور العلوي للأسر، سيكون سبباً فى إنتعاش الحي. |
| Sonra, Jade ve Pearl çatı katına çıkıp kasayı açacak. | Open Subtitles | ثم جايد و بير سيذهبان إلى السقف لفتح الصندوق المؤمن |
| çatı pek kullanılmaz. İnsanlar, arabalarının güneşte kavrulmasından pek hoşlanmıyor. | Open Subtitles | السقف لا يُغطيه بالكامل,لا يُحب الناس ركنّ سياراتهم في الشمس,تعرف |
| çatı Sago palmiyesinin yapraklarıyla kaplanıyor ağaç kabukları duvarları ve tabanı oluşturuyor. | Open Subtitles | السقف مُغطىً بأوراق نخلة الساغو ولفَّات من لحاء الشجر تصنع الارضية والجدران |
| Muhtemelen o çatı altında tamamen dürüst olan bir sen varsın. | Open Subtitles | قد تكون أول شخص تحت هذا السقف يكون صادقاً على الإطلاق |
| Sanırım ya siyah bir sıçan ya da çatı sıçanı dediğimiz şey. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا كان فأراً أسوداً أو ما نطلق عليه فأر السقف |
| Bu çatı, para tasarrufu yapıyor, ve bunlar buraya gelen ilk türler. Bunlar çayır çılıbıtları. | TED | هذا هو السقف ، يوفر المال ، وهذه أول فصيلة تصل الى هنا. هذه طيور الزقزاق. |
| Örneğin, bunu çatı güneş panellerinde görebiliriz. | TED | يمكن أن ترى هذا، مثلاً، من الألواح الشمسية على السطح. |
| Ve çatı katında herhangi bir tavan bulunmuyordu, sadece yarım bir sac tabaka vardı. | TED | وذلك السطح لم يكن يحتوي على سقف, مجرد نصف شريحة من القصدير |
| Çatıdaki yangını söndürmeye çalışıyordum ama çatı birden çöktü. | Open Subtitles | كنت على السطح محاولاً اخماد الحريق وانهار السقف فجأة. |
| Küf aramaya içeri geçeceğiz. Ben çatı katını, sen de bodrum katını alacaksın. | Open Subtitles | سنذهب الى الداخل لنبحث عن العثه , سآخذ العلية و خذ أنت القبو |
| Ardından onu çatı katındaki odaya kilitledim. | Open Subtitles | ثم عندما ذهب ليبحث عنها قمت بأغلاق باب العلية خلفه |
| O pislik benim otelimde kalmalıydı. Ona çatı katı süitini kim verdi? | Open Subtitles | لقد جلس بفندقي هذا اللعين من قبل أعطيناه الجناح العلوي |
| Haklısınız. Direk çatı katına, buraya gelir. | Open Subtitles | ذلك صحيح انه يصعد مباشرة الى تلك السقيفة |
| Nerede? 96 ailenin evi olarak nitelendirdiği apartmanımızın çatı katında. | TED | أين ؟ على سطح مبناي المكان الذي يسكنه 96 عائلة |
| - çatı katındaki sandıkta mı? | Open Subtitles | حتى تلك التي في الغرفة العلوية بداخل الصندوق |
| Bunu satarsan beşinci caddede iyi bir çatı katı alabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تحظى بـ سقيفة لطيفة جداً لكن لن يكون هنـاك فائض كثير للزينة |
| Evet, şehirdeki bir çatı katındaki sanatçıdan bir paket almış kuryeyi. | Open Subtitles | أجل، عامل توصيل أخذ طرد , من فنان يسكن في علوية بوسط البلد |
| Evin düzenlemesi neredeyse bitti. çatı katını neredeyse tamir ettim. | Open Subtitles | المنزل يوافق شروط الولاية، وكدت أن أنتهي من إصلاح العليّة |
| Ben de kendimi hep çatı katında çocuk büyütürken hayal etmişimdir. | Open Subtitles | دائماً تخيلت نفسي في طابق علوي أربي الأطفال |
| Bu da hepimizin aynı çatı altında olmamız gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | و هذا يعني أننا ثلاثتنا يجب أن نكون تحت سقف واحد |
| Eğer bugün bir seferde bir tomardan fazla çatı malzemesi taşırsan Soda'yla ben de burada senin derini yüzeriz. | Open Subtitles | اذا حملت اكثر من حزمة من السقوف في وقت من اليوم انا وسودا هنا سنمنعك, مفهوم؟ |
| Sadece ailemin tepesinde bi çatı olması için uğraşıyorum , anlıyor musun? | Open Subtitles | أنا فقط أردت أن يكون هناك سقفاً فوق عائلتي , أتعرف ؟ |
| Bak, barlarda takılan bir çatı tamircisi istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | لا أظن أنني سأثق بصانع أسقف يقضي وقته في الحانات |