| Kuş anatomisi ve patolojisi hakkında yaşayan herkesten daha çok şey biliyor. | Open Subtitles | يعرف الكثير عن علم التشريح وعلم أمراض الطيور أكثر من أيّ رجل على قيد الحياة |
| Füzeyi gördü. çok şey biliyor ve onun ölmesini istiyorum. | Open Subtitles | لقد شاهد الاسلحة وهو يعرف الكثير اريده ميتا |
| Amerikalı çok şey biliyor. Yaşaması çok tehlikeli olur. - O, yok edilmeli. | Open Subtitles | الامريكي يعرف الكثير لذلك وجب علينا التخلص منه |
| Kız kardeşin şarap hakkında çok şey biliyor olmalı şu restoran işinden dolayı. | Open Subtitles | ,لابدّ وأنّ أختك تعرف الكثير عن النبيذ بخبرتِها فى المطعم وما إلى ذلك |
| Teknoloji inanılmaz zeki bir hâle geldi ve içsel durumumuz hakkında zaten çok şey biliyor. | TED | فقد أصبحت التكنولوجيا ذكية بشكل لا يصدق وهي تعرف الكثير بالفعل عن ما يدور داخلنا |
| Jacob Dünya hakkında çok şey biliyor, Birleşik Devletler Askeriyesi hakkında da. | Open Subtitles | جاكوب يعلم الكثير عن الأرض و عن الجيش الأمريكى |
| Ona yardım etmeyin. Zaten çok şey biliyor. | Open Subtitles | لا تعطيها أيّ مساعدة أنها تعلم الكثير الأن |
| "Artık adam çok şey biliyor ve daha çok şey yapabilir. | Open Subtitles | الآن الرجل يعرف الكثير و قادر على فعل الكثير |
| "Şimdi adam çok şey biliyor ve pek çok şey yapabilir... | Open Subtitles | الآن الرجل يعرف الكثير و قادر على فعل الكثير |
| Aslında tüm dünya hakkımda çok şey biliyor. | Open Subtitles | في الحقيقة، العالمُ كله يعرف الكثير عنّي |
| Bu dizideki partnerim. Porno hakkında çok şey biliyor. | Open Subtitles | تيكي شريكي في هذه السلسلة الجديدة أنها يعرف الكثير عن الأفلام الإباحية |
| Zaten bizi mahvedecek kadar çok şey biliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف الكثير ممّا يستطيع استخدامه لتوريطنا |
| Evet, fotoğrafçılar ve yapımcılar hakkında çok şey biliyor. | Open Subtitles | أجل، إنه يعرف الكثير منالمصورينوالمنتجين،لذا .. |
| büyük annen de çok şey biliyor. | Open Subtitles | وسوف يخبرك وجدتكِ أيضا تعرف الكثير من الأمور |
| Acayip bir şey. O benim hakkımda çok şey biliyor, bense hiç. | Open Subtitles | أعني مدهش أنها تعرف الكثير عني ولا أعرف شيئاً عنها |
| O her şeyi hakkında çok şey biliyor. | Open Subtitles | هي لم تكن تعرف الكثير من الأمور المتعلقة بالجنس. |
| Bak, patronların onun yaşamasına izin vermeyecek. çok şey biliyor. | Open Subtitles | أنظر, لن يدعها رئيسك تعيش هي تعرف الكثير |
| Tehlikeli biri ve şimdi çok şey biliyor. | Open Subtitles | إنه خطر كبير, وهو بالفعل يعلم الكثير من الأشياء |
| Pekala, bunu kim yaptıysa ailen hakkında çok şey biliyor. | Open Subtitles | حسناً ، أى كان من فعل ذلك فهو يعلم الكثير عن عائلتك إذن |
| Bu arada Betsy seks hakkında çok şey biliyor. | Open Subtitles | بالمناسـبة أعتقد أنها تعلم الكثير عن اقامة العلاقة |
| Burada sadece bir yıldır bulunan biri için çok şey biliyor gibisin. | Open Subtitles | يبدو أنّكِ تعرفين الكثير بالنسبة لشخص مضى على وجوده هنا سنة واحدة |
| - Bu konuda çok şey biliyor gibisin. | Open Subtitles | يبدو لي أنكِ تعلمين الكثير عن هذه المرأة. |
| Sanırım çok şey biliyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يعرف أكثر من اللازم. |
| - Bilmiyorum. Çocuklar artık çok şey biliyor. | Open Subtitles | الأطفال يعرفون الكثير الآن وقريبا لن يؤمنوا بالجنيات |
| Göründüğünden daha çok şey biliyor diyebilirim | Open Subtitles | أتمزح؟ كلا صدقني، هذا الفتى يعرف أكثر مما يبدو عليه |