| Fakat, hikayeler herkese içlerinde yer almak için aynı fırsatı vermez, özellikle, Amerikan filmi kategorisinde yer alan hikayeler. | TED | لكن القصص لا تعطي الجميع نفس الفرصة ليظهروا فيها، ولا سيّما القصص المجزأة في هيئة الأفلام الأمريكية. |
| Bizim tüm yaptığımız sizin gibi özel vatandaşlar için aynı fırsatı sağlamak. | Open Subtitles | كل ما نفعله هو أن نوفر نفس الفرصة للمواطنين أمثالك |
| Bütün müşterilerimi arayıp onlara da aynı fırsatı sunmalıyım. | Open Subtitles | يجب على أن أحادث كل عملائى و اعطيهم نفس الفرصة |
| Doğru, nedn seks hayatını geliştirmek ve keşfetmek için aynı fırsatı tanımayalım ki? | Open Subtitles | صحيح، فلماذا لا تحصل الحياة الجنسيّة... على نفس الفرصة للنمو والاستكشاف؟ |
| - ...aynı fırsatı kullandı, ve şimdi özgürlüğüne bayılıyor. | Open Subtitles | تم إعطاءه نفس الفرصة والآن هو يحب حريته |
| Orada aynı fırsatı bekleyen binlercesi var. | Open Subtitles | هناك آلاف ينتظرون نفس الفرصة. |
| Sana da aynı fırsatı sunmak istiyorum. | Open Subtitles | وأحب أن أعرف عليك نفس الفرصة |
| Eğer Jimmy Koslow'a aynı fırsatı önerseydim, bence kabul ederdi. | Open Subtitles | لو كان (جيمى كوسلو) يملك نفس الفرصة |