| Bunu yapıyorlar; çünkü olmasını bekledikleri şeyler var. | TED | إنهم يفعلون ذلك ﻷنهم يتوقعون شيئاً ليحصل. |
| O odaya girdiğinde olmanı en az bekledikleri gibi ol. | Open Subtitles | عند السير في تلك الغرفة، يكون ما يتوقعون لك أن تكون. |
| En iyisi MacDonald'ı bekledikleri saatten hemen önce oraya varmak. | Open Subtitles | افضل وقت لتنفيذ الخطة هو : قبل ان يتوقعوا وصول مكدونالد |
| bekledikleri şey bu değildi. | TED | لم يكن ما كانوا يتوقعونه. |
| Bu onların kutsal kitabı, ve bu da bekledikleri mesih. | Open Subtitles | تلك كانت كتاباتهم و هذا هو المسيح الذي كانوا ينتظرونه |
| Gezegen bekledikleri gibi değildi. | Open Subtitles | لم يكن الكوكب كما توقعوه |
| bekledikleri haber sonunda gelmişti. | Open Subtitles | لقد كانت الأخبار التي كانوا ينتظرونها |
| Eğer bekledikleri buysa daha uzun süre bir yere gitmeye niyetim yok. | Open Subtitles | لن اذهب لوقت طويل اذا كان هذا ما يتطلعان اليه |
| Başlangıçta piyasa, üniversite giriş sınavında notunu arttırmak isteyenler, bekledikleri kadar hazır değillerdi. | Open Subtitles | في البداية , السوق لتحسين الأداء الاكادمي لم يكن قويا كما كانوا يأملون |
| Türklere en az saldırı bekledikleri yerden saldıracağız. | Open Subtitles | سنهاجم الترك من حيث لا يتوقعون نهائياً |
| - Bir kumar borcumu ödememi bekledikleri yerde. | Open Subtitles | - حيث انهم يتوقعون لي... ولا بد لي شرف الدين القمار. |
| Benden yapmamı bekledikleri şeyleri yapamıyorum, Hook. | Open Subtitles | هذه الأشياء التي يتوقعون مني فعلها لا يمكنني فعلها (هوك)، لقد حاولت |
| Hayır. Bizi görmeyi bekledikleri yerlere gidemeyiz. | Open Subtitles | لا لايمكننا الذهاب لأى مكان يتوقعوا أن يرونا فيه |
| Çünkü bizden vurmamızı bekledikleri son yer orası. | Open Subtitles | لأنها المنطقة التي لن يتوقعوا منا الهجوم فيها |
| Çünkü bizden vurmamızı bekledikleri son yer orası. | Open Subtitles | لأنه المكان الذي لن يتوقعوا هجومنا منه |
| bekledikleri en son şeydir bu. | Open Subtitles | انه اخر شيء يتوقعونه |
| Onların bekledikleri polis şefi bu. | Open Subtitles | هذا رئيس الشرطه الذي يتوقعونه |
| bekledikleri tam olarak bu bence. | Open Subtitles | هذا ما يتوقعونه بالتحديد. |
| bekledikleri şey yosun yapraklarının arasında gizli. | Open Subtitles | ما كانوا ينتظرونه يتوارى بين أوراق الأعشاب البحرية. |
| Muhafızlara bekledikleri emri ver. | Open Subtitles | أعطي الجنود الأمر الذى كانوا ينتظرونه. |
| Brian ve Stewie Noel Baba'yı bulmuşlardı ama hiç de bekledikleri gibi değildi. | Open Subtitles | اذا,(برايان)و(ستيوي) وجدا (سانتا كلوز) لكنه تأكد انه لم يكن كما توقعوه |
| bekledikleri doktor sen misin? | Open Subtitles | أنت الطيبية التي ينتظرونها ؟ |
| Eğer bekledikleri buysa daha uzun süre bir yere gitmeye niyetim yok. | Open Subtitles | لن اذهب لوقت طويل اذا كان هذا ما يتطلعان اليه |
| İnsanların duymaya ihtiyacı oldukları bu ve bunu söylemesini bekledikleri de sensin. | Open Subtitles | ذلك ما يود الناس سماعه وأنت الوحيد الذين يأملون بسماع ذلك منه |