| Bayanlar ve baylar, yılda kullandığımızın 5,000 katı enerjiyle yıkanan bir gezegende yaşıyoruz. | TED | سيداتي وسادتي، نحن على كوكب يعوم بطاقة أكثر 5000 مرة مما نستخدم سنوياً. |
| Bu kolluklar çok uzak bir gezegende kalıntılar arasında bulundu. | Open Subtitles | هذه عصابات اذرع وجدت بين خرائب قديمة على كوكب بعيد |
| Bu kadar uzaktaki bir gezegende rastladığımız ilk medeniyet belirtisi. | Open Subtitles | أنها أول علامة لوجود حضارة على كوكب هنا فى الخارج |
| Bir kara delik tarafından yutulmak üzere olan bir gezegende. | Open Subtitles | إنه على الكوكب الذى إقترب من الأبتلاع بواسطة الفجوة السوداء |
| Kimse onunla başka bir gezegende hayatının geri kalanını geçirmek istemiyordu. | Open Subtitles | لا أحد كان يتطلع لقضاء بقية حياتهم معه على كوكب آخر |
| Beşinci seviye bir gezegende tohumlama yapmak, galaktik kanunlara aykırı. | Open Subtitles | التكاثر في كوكب من المستوى الخامس هو ضد قوانين المجرة |
| Dolayısıyla, başka bir gezegende hayat bulmak kolay bir iş değil ve biz bunun üzerinde düşünmek için çok fazla zaman harcıyoruz. | TED | لذا ، إيجاد الحياة على كوكبٍ آخر ليست مهمةً سهلة ونمضي الكثير من الوقت في التفكير في ذلك. |
| O yüzden kendimizi tam da bu uzaklıktaki bir gezegende buluyoruz çünkü bizim yaşam formumuz için hayatî olan koşulları sağlıyor. | TED | لذا فقد وجدنا انفسنا على كوكب على هذه المسافة المحددة لانها ببساطة تتحصل على ظروف حيوية لشكل الحياة التي نحياها |
| Üçüncü ve son soru ise: Korunan ekosistemli bir gezegende biyo-çeşitliliği nasıl yönetiriz? | TED | والسؤال الثالث والأخير هو، كيف يمكننا إدارة التنوع البيولوجي على كوكب الأنظمة البيئية المحمية؟ |
| Bunlar başka bir gezegende değil. Bunlar, bizim dünyamızda saklılar. | TED | أنه ليس كوكب آخر ، أنها كائنات مخبئة على كوكب الأرض |
| Bunun önemi şu: Yıldıza uzaklığının yanı sıra, bir gezegende yaşam olup olmadığını belirleyen birçok faktör vardır. | TED | وها هي أهمية هذا العمل: عامل بعد الكواكب عن نجومها ليس هو العامل الوحيد للتأكد من وجود حياة على كوكب ما. |
| Mars gibi bir gezegende bu örnekler, karşılaşılabilecek sorunlardan sadece birkaçı. | TED | وهذه الأمثلة هي غيض من فيض للتحديات التي سنواجها على كوكب كالمريخ. |
| Hali hazırda büyük zorluklar çekiyoruz ve bir gezegende yaşayan canların hepsi, o gezegene sıkışıp kalmış vaziyettedir. | TED | نحن نواجه صعوبات كبيرة في هذه اللحظة وأي مخلوقات تعيش على كوكب ما فهي حبيسة فيه |
| İnsanlar yavaş yavaş ölmekte olan veya istismar edilen bir gezegende yaşamak istemez sanırım. | Open Subtitles | وأنا لا أعتقد أن الناس يريدون أن يعيشوا على الكوكب الذي يموت ببطء أو أن يكون استغلال جيرانهم. |
| İnsanların yaşayabilmesi için bir gezegende 3 şey olması lazım. | Open Subtitles | لتكون صالحة للسكن بالنسبة للبشر، يجب على الكوكب لديها ثلاثة أشياء. |
| Tyre ve Ronon'ın Sarif Sur denen bir gezegende saklandığı haberini almış. | Open Subtitles | انه سمع ان تيري و رونين محتجزين في كوكب اسمه سريف سور |
| Çorak bir gezegende ölüme terk edebilirler. | Open Subtitles | قد يتركونك على كوكبٍ أبِد حتّى تموت بردًا. |
| 3 hafta önce farklı bir gezegende yaşıyorduk. | Open Subtitles | منذ ثلاث اسابيع.. وكاننا نعيش في كوكب اخر |
| Bildiğimiz kadarıyla sadece bir gezegende -bizim Dünya'mız- yaşam var. | TED | وعلمنا أنه يوجد كوكب واحد فقط عليه حياة وهو كوكب الأرض. |
| Ve enkaza dönmüş bir gezegende açlık ve kıtlık içinde mutlu olmak çok zor. | TED | و من الصعب أن أكون سعيدة فى كوكب محطم بالمجاعة و الجفاف |