| Oldukça önemli, çünkü bir veya iki milimetre küpten daha büyük her bir tümör normal bedene kıyasla beş kat daha fazla kana sahip. | TED | هذا أمرٌ مهم جدًا لأن كل ورم بحجم أكبر من حجم مليمتر مكعب أو اثنين لديه كمية دم أكبر بخمس مرات من اللحم الطبيعي. |
| Ve oradaki benim kafamdan daha büyük olan ise McDonalds, Burger King ve diğer büyük şirketlerin bizim yememiz gerektiğini düşündükleridir. | TED | والجزء الكائن هناك , وهو أكبر من رأسي هو ما تفكر ماكدونالدز وبرجر كنج والشركات الكبرى الأخرى أنه يجب علينا أكله |
| Endişeleriyse bunu yapmanın tacizcilerinin şiddetini tırmandırması veya belki de şu an içinde oldukları durumdan çok daha büyük bir zarar vermeleri. | TED | أو أنهم قلقون من أن المعتدي عليهم سيتمادى إلى درجة العنف أو ربما إلى درجةٍ أكبر من العنف أكثر مما أبدوه سابقاً. |
| Ve hayatımda ilk defa benden daha büyük bir şeyin parçası olduğumu hissettim. | TED | و شعرت لاول مرة في حياتي كنت جزءا من شيء اكبر من نفسي |
| Bu daha büyük ve sevimli bir bahçe, yumuşak yeşil çimleri olan. | Open Subtitles | هذه اكبر مساحة واجمل بكثير من تلك .التي بها عشب ناعم اخضر |
| Bundan daha zayıf silah gücüyle, çok daha büyük krallıklar fethetti. | Open Subtitles | . قد فحت ممالك أكبر بكثير , بأسلحةٍ اقل من هذه |
| Amaç, bizden daha büyük olan bir şeyin hizmetinde bir şeyler gerçekleştirme ihtiyacı. | TED | ووجود الغاية: الشوق لفعل ما نقوم به في خدمة شئ أكبر من أنفسنا. |
| Kanada hükümeti 1999 yılının Nisan ayında İnuitler’e, California ve Teksas’ın toplam büyüklüğünden daha büyük bir arazi verdi. | TED | أعادت الحكومة الكندية في أبريل 1999 السيطرة الكاملة لشعب الإنويت على منطقة من الأرض أكبر من كاليفورنيا وتكساس مجتمعتين |
| Dinozordan daha büyük güreşçiler gördüm. Bir dinozorla hiç dövüştün mü? | Open Subtitles | لقد رأيت مصارع أكبر من الدنياصورات هل قاتلت ديناصور من قبل؟ |
| Durum şu ki, silahları benimkilerden daha büyük ve sayıca fazla. | Open Subtitles | الموقف هو أن مدافعهم أكبر من مدافعي ولديهم عدد كبير منهم |
| Bu Tony Pantalano'nun Vietnam'dan... bronz madalyayla dönmesinden daha büyük. | Open Subtitles | هذا أكبر من رجوع توني من الحرب مع النجمة البرونزية |
| Çok daha kötüsü. Cehennemden gelen bir ıstırap. Benden daha büyük. | Open Subtitles | إنه أسوء من الألم، إنه كَرْبٌ عظيم، أكبر من أن أتحمله. |
| daha büyük sorunlarınız var. Adamların kışlık giysi ve cephanesi yok. | Open Subtitles | لديكم مشاكل اكبر فالرجال ليس لديهم ملابس شتويه او ذخيره كافيه |
| Hayır, bu senden veya bir savcıdan daha büyük, dostum. | Open Subtitles | هذا اكبر منك او من اي من رجال مكتب المحاماه |
| Kardeşim Khan, bayrağı için oynayarak daha büyük bir motivasyonun olmadığını kanıtladı. | Open Subtitles | الاخ خان اثبت ان ليس هناك حافز اكبر من اللعب تحت لواءك |
| Ama bir dedektif için,... takibininetkisizkalması daha büyük bir sorundur | Open Subtitles | ولكنه اكبر مشكله للمحققين المحاولين البقاء بعيدا عن الانظار كالمراقبه |
| Eminim bunu sorun etmez. Hem benim odam daha büyük. | Open Subtitles | أنا مُتأكد بأنه لن يعارض هذا، وأيضاً غرفتي أكبر بكثير |
| daha büyük bir pazar ama hala sanatsal bütünlüğümü koruyorum. | Open Subtitles | إنهُ سوق أكبر بكثير لكنني لا زلتُ أحتفظ برصانتي الفنية |
| Bu durumda iki farklı türde süt üretebilir. Bir tanesi yeni doğmuş için diğeriyse daha büyük yavrusu için. | TED | عند حدوث ذلك، تكون قادرة على أن تدر نوعين مختلفين من الحليب، نوع لصغيرها حديث الولادة، وآخر لصغيرها الأكبر. |
| Elektron, daha büyük bir yörüngeye sıçramak için enerji kazanmalıdır. | Open Subtitles | على الإلكترون أن يحصل على طاقة للقفز إلى مدار أوسع |
| Bu oyunun içinde büyük güçlerin olduğunu tahminimizden daha büyük işlerin döndüğünü söyledi. | Open Subtitles | قال أنّ هناك قوّات أكبر في اللعبة، الذي هو أكثر خطراً ممّا نُدرك. |
| Bu harita aslında biraz daha büyük. | TED | والخريطة في حقيقة الأمر إلى حدٍ ما أكبر حجماً. |
| Bildiğiniz gibi, bir süredir Rambaldi'nin icatlarının toplamının, parçalardan daha büyük olduğu düşüncesine dayanarak çalışıyoruz. | Open Subtitles | كما تعرفون,منذ مدة, كنا نعمل تحت فرضية ان تجميع اخترعات رامبالدى اعظم من الاجزاء. |
| Sizin gibi birinin daha büyük ve asil bir yerde yaşadığınızı düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدت بأن شخصاً مثلك سيعيش في مكان أكبر حجما و أكثر فخامة |
| İkincisi şey, günümüz dünyası hakkında daha büyük bir ders. | TED | والامر الثاني .. هو الدرس الاكبر فيما يخص العالم اليوم |
| Elimizde biraz daha büyük, her yerde yapılan bir konuşmanın gerçek anlamda küresel bir ayak izini anımsatmış olan bir konuşma var. | TED | ولقد حصلنا على شيء أوسع قليلاً مثل البيانات الكبيرة مع بصمة عالمية حقاً يذكرنا بمحادثة أن ما يحدث في كل مكان. |
| Tanrım, beni kurtardın. Sanırım aklında benimle ilgili daha büyük amaçların var. | Open Subtitles | يا إلهي ، لقد أنقذتني، يبدو أنك تدخر لي هدفاً أسمى |
| Hindistan'a, geçen sene 72 milyar dolar geldi. Bu bilişim ihracatından daha büyük. | TED | تلقت الهند في العام الماضي 72 مليار دولار أكثر من عائدات تكنولوجيا المعلومات |
| Şimdi amcam öldüğüne göre daha büyük bir şey alabilirdim. | Open Subtitles | و أستطيع جلب شئ أكبر الآن و قد توفي عمي |
| Sırf kendini daha büyük göstermek için yapıyordu. | Open Subtitles | و هي تفعل ذلك لا لسبب سوى أن تظهر أكبر سنا |