| O iblis gerçek bedenine dokunmadı bile. | Open Subtitles | أتعلم, ذلك الشيطان المغفل لم يلمس جسدك الحقيقي |
| Dikkat et, daha önce kimse dokunmadı ona, patlayabilir. | Open Subtitles | إنتبهي, لم يلمس أحد ذلك قبل ربما قد يتلف |
| Bunu kişisel almayın. Bana hiç dokunmadı. | Open Subtitles | لا تأخذي الأمر على محمل شخصي لم يلمسني قط |
| O bana dokunmadı bile, ben ise ona kalbimi verdim. | Open Subtitles | هو لم يلمسني يا امي حتى، لَكنِّي فَقدتُ قلبَي وروحَي معة |
| Kimse ona dokunmadı. Kimse onu kaldırıp atmadı. | Open Subtitles | لا يلمسها أحد ولا يتقاذفها أحد |
| Peki, Debra'nın yaptığı bu yiyecekler ne olacak? Kimse dokunmadı bile. | Open Subtitles | ولكن ماذا عن كل هذا الطعام الذي صنعته ديبرا ولم يلمسه أحد؟ |
| Evet, ben Grandi ailesinin bir üyesiyim ama ona kimse dokunmadı. | Open Subtitles | إننى عضو فى العائلة ، بالتأكيد لكن أحداً لم يمس الفتاة |
| Sen de çok severdin. Şu ana kadar sana dokunmadı. | Open Subtitles | ولقد أحببته أنت كثيراً وهو لم يلمسك حتى الآن |
| - Billy bana kesinlikle dokunmadı. - Biliyorum, onun bazı güçleri bunu yapma... | Open Subtitles | بيللي لم يمسني أعلم هذا، إن لديه قدرة تجعله |
| İşte böyle. Başka bi yerime dokunmadı. | Open Subtitles | وكان هذا كل شئ ولم يقم بلمس أي عضو آخر مني |
| O zaman ne çeşit yemek yediğini de bulmanız gerek çünkü benim verdiklerime dokunmadı bile. | Open Subtitles | إذن من الأفضل أن تجدوا نوع الطعام الذي يأكله، لأنّه لمْ يلمس الطعام الذي وضعتُه له. |
| Kıymetli mallarına yıllardır kimse dokunmadı. | Open Subtitles | لم يلمس أحد أشيائك الثمينة منذ سنوات ، كوري |
| Aşağıya inmedi, kimseye dokunmadı. Hatta eşine bile. | Open Subtitles | لم ينزل أبداً، ولم يلمس شخصاً آخراً حتى زوجته. |
| Ama çocuğun ailesi silaha hiç dokunmadı bile dedi. | Open Subtitles | لكن عائلة الفتى قالوا أنه لم يلمس السلاح قط |
| O bana dokunmadı bile, ben ise ona kalbimi verdim. | Open Subtitles | هو لم يلمسني يا امي حتى، لَكنِّي فَقدتُ قلبَي وروحَي معة |
| 20 yıldır kimse bana dokunmadı ve öyle kalmalı. | Open Subtitles | لم يلمسني أحد منذ 20 عاماً ولابد أن يبقى الوضع هكذا |
| Bana hiç dokunmadı, anne. Masum bir adamı hapishaneye yolladın. | Open Subtitles | لم يلمسني البتة يا أمي لقد قمت بزج رجل بريء في السجن |
| Ama dün geceye kadar ona hiç dokunmadı. | Open Subtitles | لكنه لم يلمسها حتى ليلة البارحة |
| - Evet, öyle. Bay Stanford ona hiç dokunmadı. | Open Subtitles | كلا السيد " ستانفورد " لم يلمسها |
| Açsan getirdiklerini yiyebilirsin, kimse dokunmadı. | Open Subtitles | إن كنت جائع يمكنك تناول الطعام الجاهز الذي أحضرته، لم يلمسه أحد |
| İnanın ya da inanmayın, Jinto olay yaratabilecek bir şeye dokunmadı ondan başka. | Open Subtitles | جينتو لم يمس شيئا له تداعيات خطرة بخلاف هذا |
| Ve Celal halâ sana dokunmadı, değil mi ? | Open Subtitles | وكيف تنجبين الأولاد وجلال لم يلمسك للآن ؟ |
| Bana bir daha dokunmadı. | TED | ولكنه لم يمسني بعد ذلك على الإطلاق. |
| O kadar zaman hiç aletime dokunmadı... | Open Subtitles | ولا مرة واحدة طيلة تلك المدة بأكملها... قمتِ حتى بلمس... |
| Çıplak ve hazır bir şekilde beni gördü ...ama bana dokunmadı bile. | Open Subtitles | ورانى على السرير عاريه ومستعده لكنه لم يمسنى هل كرهنى |