| Juan Ramos, buradan uçup gitmesi diplomatik dokunulmazlık durumu tam bir rezalet. | Open Subtitles | كما تعلم يغادر من هنا موضوع الحصانة الدبلوماسية عبارة عن شيء نتن |
| Diplomatik dokunulmazlık kusursuz olmayabilir, ama bir amaca hizmet ediyor. | Open Subtitles | الحصانة الدبلوماسية ربما تكون غير مثالية و لكنها تخدم هدفاً |
| Ve ben de sana savcının ofisinden bir dokunulmazlık anlaşması ayarlayayım. | Open Subtitles | و سوف أساعدك على إيجاد اتفاق الحصانة مع مكتب المدعي العام. |
| Bu gece duyup görebileceğin her şey ile ilgili tam dokunulmazlık istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ حصانة كاملة بالنسبة لأي شيء قد تراهُ أو تسمعهُ هذه الليلة |
| Size vermek üzere olduğum bilgi karşılığında tamamen dokunulmazlık istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة تامة لقاء المعلومات التي أوشك أن أخبرك بها. |
| Size vermek üzere olduğum bilgi karşılığında tamamen dokunulmazlık istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة تامة لقاء المعلومات التي أوشك أن أخبرك بها. |
| Savcılık sana dokunulmazlık sunmadıkça, asla bir ispiyoncu olmamanı söyledim. | Open Subtitles | قلت لا تكن واش حتي يعرض عليك المدعي العام الحصانة |
| Karşılığında, müvekkilime karşı yapılan tüm suçlamalar için dokunulmazlık talep ediyoruz. | Open Subtitles | وفي المقابل، نود اتفاق الحصانة لجميع التهم الموجهة إلى السيدة كيتنغ. |
| Yozlaşmış şehir konseyi gaddar polislere daha fazla dokunulmazlık vermek istedi. | TED | مجلس المدينة الفاسد أراد أن يمنح الشرطة المزيد من الحصانة على وحشيتها. |
| Majeste, ilk olarak hakkınızı savunmak için diplomatik dokunulmazlık talep ediniz. | Open Subtitles | صاحب الجلالة ، أولا وقبل كل شيء يجب أن تقف على حقوقك وتطلب الحصانة على خلفية إمتيازك الملكي |
| Bu bana diplomatik dokunulmazlık kazandırır, ya da onun gibi bir şey. | Open Subtitles | التي سوف تعطيني الحصانة دبلوماسية ، أو شيء من هذا. |
| Bu bana diplomatik dokunulmazlık kazandırır, ya da onun gibi bir şey. | Open Subtitles | التي سوف تعطيني الحصانة دبلوماسية أو شيء من هذا |
| Bana dokunulmazlık teklif ediyor ama babamı ele vermem şartıyla. | Open Subtitles | أجل, إنه يلمّح إنه سيمنحني الحصانة لكن بشرط واحد و هو ان أبلّغ عن أبي |
| Sihirli kelimeyi söyleyin ve bir sonraki mücadele için dokunulmazlık kazanın. | Open Subtitles | من يقول الكلمة السحرية سيحصل على الحصانة في التحدي القادم |
| Kesinlikle. Söz verdiğim gibi tam dokunulmazlık alırsın. | Open Subtitles | بالطبع ، سوف تحصل على حصانة كاملة كما وعدتك |
| Benim ve annem için dokunulmazlık... ..ve babamın içeride kalmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة كاملة ، لي ولوالدتي وأريد أن تحرصي على أن يتعفن والدي في السجن |
| Benim ve annem için dokunulmazlık... ..ve babamın içeride kalmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة كاملة ، لي ولوالدتي وأريد أن تحرصي على أن يتعفن والدي في السجن |
| Eğer konuşursam, acil dokunulmazlık alacağım. | Open Subtitles | سأحصل على حصانة فورية لو تكلمت تعرف هذا، كما أعرفه أنا |
| Bu adama tam kapsamlı dokunulmazlık mı vermek istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد أن يمضي هذا الرجل ومعه حصانة كاملة؟ |
| Biz de dokunulmazlık yarışmasıyla işleri tatlandırabileceğimizi düşündük. | Open Subtitles | و لقد فكرنا في تحسين الامور بإقتراح تحدي حصانة |
| Hayır. İstediğin kadar konuş. Önce dokunulmazlık istiyorum. | Open Subtitles | لا ، لن اقول اى شىء قبل حصولى على الحصانه |
| dokunulmazlık hissinden söz ederek, her durumda uygulanamayacak iç karartıcı katı cezalar hakkında vereceğimiz kararlarda bize manevra hakkı sağlamış oldunuz. | Open Subtitles | ما تدعوه بالشعور بالحصانة يعطينا مساحة للمناورة عندما تتعامل مع عقاب مقطوع و محسوم |
| Bu yüzden Kongre bu tip tazminat davalarına karşı orduya dokunulmazlık tanımıştır. | Open Subtitles | أوامر تلقى, أوامر تتبع لهذا منح الكونغرس الجيش حصانه لهذه القضايا |
| Sana bir anlaşma sağlayacağım, savcıdan bir çeşit dokunulmazlık. | Open Subtitles | سأعقد معك اتفاقاً إعفاء بسيط من المقاضاة |
| Ve Nina Myers, dokunulmazlık verdiğiniz kadın, onlara yardım ediyor. | Open Subtitles | ونينا مايرز ، التى حصلت على حصانتك ، تساعدهم الان |