| Ne tatlı şeysin sen öyle, amcandan kalanlarla vakit geçiriyorsun. | Open Subtitles | ألست ألطف المخلوقات, تقضي وقتك مع ما تبقى من عمك |
| Son zamanlarda burada çok zaman geçiriyorsun, belki bu yüzdendir. | Open Subtitles | كنت تقضي الكثير من الوقت هنا مؤخرا ربما هي السبب |
| O zaman neden geceni gündüzünü benim erkek arkadaşımla iş yerinde geçiriyorsun? | Open Subtitles | لِمَ تقضين كل أيامكِ وكل لياليك في العمل مع رفيقي؟ اوه .. |
| Zor zamanlar geçiriyorsun. Eşin evi satmaktan bahsediyor. | Open Subtitles | أنها تمر بوقتٍ عصيب إنها تتحدث عن بيع المنزل. |
| O lanet bodrumda çok fazla zaman geçiriyorsun. | Open Subtitles | تانك تقضى وقتا كثيرا فى هذا السرداب السئ، |
| Biriyle onca zaman geçiriyorsun ama yine de onun kim olduğunu hiç bilemiyorsun. | Open Subtitles | كم تستطيع أن تمضي مع شخص و لا تملك فكرة عن من يكون |
| Karınla geçirdiğinden daha fazla vakit geçiriyorsun Bayan Davies'le. | Open Subtitles | يقولوا بأنك تقضي وقتا مع السيده دافيس أكثر من الوقت الذى تقضيه مع زوجتك |
| Bir gün, yanlış adamın arkasında durmaya karar veriyorsun, ve hoop, sonsuzluğun geri kalanını cehennemde geçiriyorsun. | Open Subtitles | ، يوم ما قررت التوجه للطريق الخطأ و فجأة ، تقضي بقية عمرك في الجحيم للأبد |
| Hala, vaktinin çoğunu kafanı küvetin altına sokarak mı geçiriyorsun? | Open Subtitles | ما زلت تقضي أغلب وقتك و رأسك أسفل الحوض؟ |
| Kendini daha iyi hissetmek ve hayatının geri kalanını yalnız geçireceğini bildiğin için, her anını, çocukların ödünü patlatmanın yollarını aramakla geçiriyorsun. | Open Subtitles | تقضي كل لحظات استيقاظك بالحياة لمعرفه السبل لتخويف الاطفال لمحاولة تحسين ماتشعري به وفي الحقيقه من المحتمل ان تقضي بقية حياتك وحيدة |
| Seni neden bu seferlere getirdiğimi bilmiyorum. Her dakikasını korkarak geçiriyorsun. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لماذا جلبتك لهذه المهمة أنت تقضي الوقت كله مرعوب |
| Yani senin tersine, sen günlerini insanları kazıklamakla geçiriyorsun. | Open Subtitles | على عكسك أنت , أنت تقضي أيامك في خداع الناس |
| CA: Peki bu dönemde Baloçistan'da ne kadar zaman geçiriyorsun? | TED | كريس: كم من الوقت تقضين الأن في بلوشستان؟ |
| Ve bu nedir, tuvalette ne kadar zaman geçiriyorsun? | Open Subtitles | وما كل هذا، كم تقضين من الوقت في دورة المياه؟ |
| Vibratörünle fazla zaman geçiriyorsun. | Open Subtitles | يبدو أنكِ تقضين الكثير من الوقت مع هزّازكِ |
| Ya Pacquiao'yla dövüşmeye hazırlanıyorsun ya da çok kötü bir gün geçiriyorsun. | Open Subtitles | اما انك تتحضر لمقاتلة باكياو او انك تمر بيوم سيء |
| Sana söylüyorum. Bence o Polly orospusuyla fazla zaman geçiriyorsun. | Open Subtitles | اعتقد انك تقضى الكثير من الوقت مع "هذه العاهره "بولى |
| Kağıt odalarında çok zaman geçiriyorsun. | Open Subtitles | أنت تمضي الكثير من الوقت في صالات اللعب بالنسبة لشخص اعتزل اللعب قبلا |
| Genç bir kıza göre mezarlıkta çok fazla vakit geçiriyorsun. | Open Subtitles | إذ يبدو أنّك تمضين وقتًا طويلًا في المقابر بالنسبة لمراهقة. |
| Agliyorsun ve hastalik bulastiriyorsun. Çok ama çok kötü bir hafta geçiriyorsun. | Open Subtitles | اعني, انتِ تبكين, ومُعدية انتِ تمرين بأسبوع سيء للغاية |
| Bu haftada onunla altmış saat geçiriyorsun demek oluyor. Tam üç aydır. | Open Subtitles | ما يعني 60 ساعة أسبوعياً تقضيها معها لمدة 3 أشهر للآن |
| Tüm gününü, burada tek başına oturup, babana olmuş ya da olmamış olan gizemli şeyleri düşünerek geçiriyorsun. | Open Subtitles | حسناً، لقد أمضيتِ وقتكِ بأكمله , محصورة هنا وحدكِ .. متوجّسة بشئ غامض ربّما يكون قد حدث لوالدكِ الحقيقي وربما لا |
| Sen bir kalp krizi geçiriyorsun ve ölüyorsun | Open Subtitles | سوف تصاب بأزمة قلبية ، وسوف تموت |
| Geceyi burada geçiriyorsun. | Open Subtitles | هذا حيث تقضيان الليل. |
| Noel Akşamını ailenle birlikte mi geçiriyorsun? | Open Subtitles | ستقضى عشية عيد الميلاد مع عائلتك؟ |
| Hayatını delilerle konuşarak geçiriyorsun. | Open Subtitles | -ماذا عنّك؟ قضيتِ أياماً بالحديث مع المجانين. |
| Ben harika bir adam. O zaman panik atak geçiriyorsun. | Open Subtitles | وبن رائع يبدو بأنك تعانين من نوبات هلع |