| Han çok az bildiğimiz nedenlerle bu çocuğu yüceltmeye devam ediyor. | Open Subtitles | الخان يواصل احتضان هذا الصبي الذي لا نعرف سوى القليل عنه |
| Eğer çocuk dediğiniz gibi kabahatliyse, ki ben bu tür konularda Yüce Han'ın kararlarından asla şüphe etmem, o zaman ben de onun kadar suçluyum. | Open Subtitles | إذا كان الفتى مُلام كما تقول وأنا ليس لدي أي سبب للشك في حكم الخان الجيد في مثل هذه الأمور فأنا مُلام بقدر مساوٍ له |
| Han yağmur nedeniyle bir yere kımıIdayamayan_BAR_müşterilerle dolu olmalı. | Open Subtitles | الخان سيبقي الزبائن آمنين محميين من المطر |
| Kısa bacak Jeju adasına, Choi Han Kyul ise New York'a gidiyor. | Open Subtitles | تذهب السيقان القصيرة إلى جزيرة جيجو، يذهب هان تشوي كيل إلى نيويورك. |
| Uluslararası Suçlarla Mücadele Örgütü başkanı olarak dünyanın en büyük suç örgütüyle mücadele görevine liderlik yetkisini, yakın dostum Büyükelçi Han'a verdim. | Open Subtitles | كرئيس لمبنى الجنايات العالمية , لقد ائتمنت صديقي السفير هان على أن يقود هذه المعركة , ضد أعظم منظمة إجرامية في العالم |
| Ben, Bayram Han, Babür Hanedanlığı'nın sadık hizmetkârı sana bir kez daha Babür halkının geleceğinin ellerinin arasında olduğunu hatırlatıyorum. | Open Subtitles | أنا بيرم خان الخادم الوفي لحكومة المغول اليوم أذكرك مرة أخرى أن مستقبل المغول في يديك أنت يا جلال الدين |
| Büyük Han'la pazarlıklara başlama konusu kabul edilmişti. | Open Subtitles | أنت بالفعل قررت إستئناف المفاوضات .. مع الخان الأكبر |
| Ama 1242 yılında Viyana'ya yaklaşan yeni Han öldü. | Open Subtitles | . . لكن في عام 1242 ، حين اقترب من فينا . مات الخان الجديد |
| Batı orduları savaşa hazırlar Ulu Han. | Open Subtitles | جيوش الغرب مستعدة للمعركة أيها الخان العظيم |
| Ebeveynleri, kardeşleri, köylüleri Han'a boyun eğmemek suçundan katledildiler. | Open Subtitles | ..والديها، وأشقائها، وأبناء بلدتها تم ذبحهم لرفضهم الخضوع لإرادة الخان |
| Han'ın doğru karar verip vermediği ile ilgili şüpheleri var. | Open Subtitles | لديه الكثير من الشك بأن الخان سيتخذ القرار الصحيح |
| Ulu Han'ın tek, gerçek varisini utandıracağından şüpheliyim. | Open Subtitles | أشك في أن الخان العظيم ليذل وريثه الوحيد |
| Ama bir şeyler ters giderse,Bay Han'la temas kurun.Onun İngilizcesi çok iyidir. | Open Subtitles | لكن اذا كان هناك مشكلة اذهبوا لسيد هان ان انجليزيته جيدة جدا |
| Park Han Byul ve Lee Hyori de var. Ne sert bir karşılaşma! | Open Subtitles | هناك الأنسة بارك هان بيول و أيضاً لي يو ون ًهذا قوي جدا |
| Neden Yönetmen özellikle "Han Hui Ju, anladın mı?" diye sordu? | Open Subtitles | لماذا سأل هان هي جو إن كانت قد فهمت أم لا؟ |
| Shin Ji Hyun, Han Kang denen şahsiyete aşık maşık olma sakın. | Open Subtitles | ،شين جي هيون، حتى ولو كانت في حالة حب مع هان كانغ |
| Han, endişelenme annen yarın dönene kadar yapabilecekleri bir şey yok. | Open Subtitles | هان,لا تقلقي لا يوجد شئ يستطيعون فعله, حتى ترجع امك غدا, |
| Martin Luther King'le Cengiz Han kadar farklı olan kişilikleri taşıyabiliyor. | Open Subtitles | يمكنه تكوين شخصيات في منتهى الاختلاف كمارتن لوثر كينج وجينكيز خان |
| 2002 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü'nü kazandılar. | TED | وحصوا على جائزة الآغا خان للعمارة في عام 2002 |
| Hem Cengiz, hem de oğlu Kubilay Han, Moğolların 13. Yüzyıl istilasında duvarın üstesinden gelmeyi başardı. | TED | تمكن كلٌ من جنكيز وابنه قوبلاي خان من التغلب على الجدار خلال الغزو المنغولي في القرن الثالث عشر. |
| Han'ların o tür isimleri olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُفكّرْ هانز كَانَ عِنْدَها أسماءُ مثل تلك. |
| Han'a ne fayda sağlayacaksa ve hazineliği ne dolduracaksa... | Open Subtitles | أياً ما يتحول إلى أرباح للخان ويملأ الخزينة |
| Cengiz Han bile Gibbs'le başa çıkamazdı. | Open Subtitles | (جانكيز خان) لا يستطيع التعامل مع (غيبز). |