| Biraz göz korkutucu olabilir, sizi eve... hazırlıksız olarak göndermek istemiyorum. | Open Subtitles | قديكونالامرمخيفاً, و أنا لا أريد أن ارسلكما إلى المنزل غير مستعدين |
| Diğer topluluklar gibi buna hazırlıksız yakalandık. | TED | مثل العديد من المجتمعات الأخرى، كنا فقط غير مستعدين |
| PS: Bence bu pandemi bize, dünyanın her yerinde ne kadar hazırlıksız olduğumuzu gösterdi. | TED | ب. س: أعتقد أن هذه الجائحة قد أظهرت كم أننا غير مستعدين في كل مكان في العالم. |
| Amerikalılar halen hazırlıksız ve sayıca bizden daha azlar. | Open Subtitles | الامريكان لازالوا غير جاهزين وعددنا يفوقهم |
| Negatif bir kampanya yapmak adına adayı bir soru veya yorum ile hazırlıksız yakalamaya ve bu can sıkıcı münasebeti kaydetmeye çalışır. | Open Subtitles | في محاولة للقبض عليه على حين غرة مع سؤال أو تعليق من أجل تسجيل لقاء محرج من أجل الحملات الانتخابية السلبية الفيروسية |
| Onu hazırlıksız yakalayıp tepkisini ölçmek daha akıllıca olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن نصطاده على حين غرّة ونرى ردّة فعله |
| hazırlıksız yakalarız. Bunu beklemiyor olacaklar. | Open Subtitles | ناخذ مكان منعزل لم يكونو متوقعينه |
| Aptal dünyalı, zaman yolculuğunun sonuçlarına hazırlıksız yakalandı. | Open Subtitles | الأرضيون الأغبياء ، غير مستعدين مطلقاً لتأثير الترحال بالزمن |
| İnsanları hazırlıksız yakalayıp sorgulayan TV'lere hiç benzemeyen bir tür deney gerçekleştirdik. | Open Subtitles | قمنا به كنوع من تجربة كانت تماماً على خلاف التلفزيون حيث كنا نكمُن لإستجواب أشخاص غير مستعدين |
| Sakladığımız ne olursa olsun sırrımızın açığa çıktığı an mutlaka hazırlıksız yakalanıyoruz. | Open Subtitles | , مهما كان ما تحاول اخفاءه لا نكون مستعدين أبداً عندما تنكشف الحقيقة |
| Hayır, sen ve ben çok iyi biliyoruz ki, hiçbir zaman bir tuzağa doğru hazırlıksız gitmeyiz,.. | Open Subtitles | لا ، أنت وأنا نعرف أننا على حد سواء لم نكن أبدا سنذهب إلى فخ غير مستعدين |
| Düşmanı saklandıkları yere kadar takip edip, hazırlıksız yakaladık. | Open Subtitles | و تتبعهم لمكان إختبائهم و هاجمهم بينما كانوا غير مستعدين له |
| Hayranlardan gelen inanılmaz sayıdaki aramalara hazırlıksız yakalandık. 7.000'in üzerinde telefon geldi. | Open Subtitles | نحن غير مستعدين بالمرة للتدفق الهائل من مكالمات الجمهور التي وردتنا وردنا أكثر من 7000 اتصال |
| Kumandanımız bizi asla hazırlıksız yakalayamayacak. | Open Subtitles | رئيسنا لن يمسك بنا ونحن_BAR_ ! غير مستعدين |
| O an farkına vardık ki yaklaşan tehlikeye hazırlıksız yakalanmıştık. | Open Subtitles | ...وقتها فقط عرفنا أننا كنا غير مستعدين تماماً |
| Tamamen hazırlıksız yakalanmış olacaktık. Bir düşünsene! | Open Subtitles | سنكون غير مستعدين تماما أقصد، فكري فقط |
| Toplantıya, hazırlıksız gitmek istemezdim. | Open Subtitles | لا نريد أن نذهب الى الاجتماع و نحن غير جاهزين |
| - Bu bizi hazırlıksız gösteriyor. | Open Subtitles | أنا اقول بأن ذلك يجعلنا نظهر وكأننا غير جاهزين. |
| Stephen Colbert bana şu derin soruyu sorduğunda hazırlıksız yakalanmıştım, çok temel bir soru. | TED | وقد تمت مفاجأتي على حين غرة حين قام ستيفن كولبرت بطرح سؤال عميق علي، سؤال عميق. |
| hazırlıksız yakalanmanın hiçbir bahanesi olamaz. | Open Subtitles | لا عذر لكَ لأن تُضرب على حين غرة، أتفهمني؟ لا عذر لكَ لأن تُضرب على حين غرة. |
| Yani onlara saldırdığımızda hazırlıksız yakalanacaklar. | Open Subtitles | و هذا يعني أنّنا سنأخذهم على حين غرّة عندما نغيّر خطّة هجومنا |
| Fırtına pek çok yeni geleni hazırlıksız yakalıyor. | Open Subtitles | تأخذ العواصف عديد الوافدين الجدد على حين غرّة |
| hazırlıksız yakalarız. Bunu beklemiyor olacaklar. | Open Subtitles | ناخذ مكان منعزل لم يكونو متوقعينه |
| Hiçbir erkek buna hazırlıksız yakalanmamalı. | Open Subtitles | نعم ، لا يوجد رجل مضطر لفعل ذلك و هو غير مستعد... |
| Ne ile karşılaşacaksak tamamen hazırlıksız durumdayım. | Open Subtitles | ما ينتظرنا في المستقبل، أخشى إنني لستُ مستعد له تماماً |