| Bazı ipuçları bulmuştur, ya da belki sadece kendi hakkında konuşuyordur. | Open Subtitles | عثرت على بعض الأدلة أو ربما كانت تتحدث عن نفسها فقط |
| İhtiyacın olan şey, ellerinde Yazar'la ilgili yeni ipuçları olan müttefikler. | Open Subtitles | ما تحتاجينه هو حلفاء جدد يمتلكون دلائل جديدة عن هذا المؤلّف |
| Çalışmalarımızda ebeveynler bunun gibi basit ipuçları aldıklarında, kendilerini güçlenmiş hissettiler. | TED | في أبحاثنا، عندما تلقّى أولياء الأمور نصائح بسيطة مثل هذه، شعروا بالقوة. |
| Şu ana kadar, kendimize limit koyduğumuzda ne olduğundan bahsettim ve potansiyelimize ulaşmak için ipuçları verdim. | TED | حتى الآن، لقد تحدثت عن ما يحصل عندما نحدّ من أنفسنا وبعض النصائح التي يمكن أن تساعدنا على أداء أفضل ما لدينا. |
| İpuçları,şüpheliler,anormal gözüken birileri. | Open Subtitles | ما الذي نبحث عنه؟ اي خيوط ، مشتبهين اي شي لا يبدو طبيعي |
| Bizimle oynuyordun ve her odaya bizimle alay etmek için ipuçları bile bırakmıştın. | Open Subtitles | ،لقد كنت تتلاعب بنا حتى أنّك تركت الأدلة في كل غرفة لتسخر منّا |
| Ama o dönemlerden bugüne kadar gelmiş şiirler bize bazı ipuçları veriyor. | TED | ولكن الشعر المتبقي من تلك الحقبة يعطينا بعض الأدلة. |
| Çünkü bu gözle görülebilen davranış ipuçları bize hayvanların duygusal durumlarıyla ilgili bir şeyler söylüyor. | TED | لأن هذه الأدلة الواضحة، وهذه الدلائل السلوكية، تخبرنا بشيء عن حالة الحيوان العاطفية. |
| Tanıştığım bir aileden, ve bunların neden bu konuda ipuçları sunduğundan size bahsetmek istiyorum. | TED | أريد أن أخبركم عن أحد الأسر التي إلتقيتها، و لماذا أؤمن بأنها توفر دلائل. |
| Bu çok bulutlu resimden bile, muhtemel bir geleceğe dair ipuçları edinebiliyoruz. | TED | ولكن حتى من هذه الصورة الغائمة جداً، بدأنا نحصل على دلائل للمستقبل المحتمل. |
| Mümkün olduğunca sallamadan sürüyorum... ..eğer araç sürmek hakkında... ..bana vereceğin başka ipuçları varsa.. | Open Subtitles | أَقُودُ ك بيسر كما أنا يُمْكِنُ أَنْ. أيّ نصائح دافعة صَغيرة أخرى أنت توَدُّ أَنْ تَعطيني؟ |
| Bana bazı ipuçları veriyor ve hiç yanılmıyor. | Open Subtitles | لقد أعطانى نصائح وارشادات ولم يكن مخطئ أبدا |
| İşte nasıl masa düzenleyeceğinize dair basit, geleneksel etik ipuçları. | TED | حسناً، إليك بعض النصائح البسيطة والآداب التقليدية حول كيفية تهيئ طاولة. |
| Umarız bu ipuçları size, bir daha masa düzenlemeniz istendiğinde ya da süslü bir yemeğe oturduğunuzda yardımcı olur. | TED | نأمل أن تكون هذه النصائح مفيدة في المرة القادمة التي يطلب منك فيها المساعدة في تهيئة الطاولة أو الجلوس في وجبة فاخرة. |
| Dinleyin, elimizde elle tutulur ipuçları yok ve güvenilirlikleri az. | Open Subtitles | اسمعوا, ليست لدينا خيوط ملموسة والثقة ليست جيدة |
| Elimizde ipuçları var ve bütün tiryakileri temin ederim ki.. | Open Subtitles | ،لدينا عدداً من الخيوط ،ودعوني أطمئن كل المدخنين |
| İpuçları var, ama ipuçları gecelerin yanında nedir ki? | Open Subtitles | هناك تلميحات ولكن ما التلميحات مقارنة مع الليالي |
| Ama herkesin farkına varabileceği ipuçları vardı. | Open Subtitles | ولكن كان هناك إشارات يمكن لأي شخص ملاحظاتها |
| Hey! Olayın gizemini çözecek ipuçları buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت أدلّة ستكشف لكم الكثير من الغموض |
| İpuçları oyuncuları sembollerin toplandığı yere götürür. | Open Subtitles | الأدلّة تؤدّي إلى مباني تاريخيّة، حيث يجمع اللاعبون هذه الرموز القديمة. |
| Morgan Donnelly'nin bazı stand-up gösterilerini inceledim, içlerinden ilginç ipuçları ve anlayışlar çıktı. | Open Subtitles | , لذا رايت بعض من نكت مورقان دانلي, اتتني ببعض الادلة التي يجب ان نهتم بها. |
| Ama sadece yüzeyine bakınca bile bazı ipuçları görüyoruz. | Open Subtitles | هناك قرائن ، أتعلم؟ ربما يكون هناك ماء تحت الجليد |
| Ayrıca lanetin nasıl kalkacağına dair ipuçları içeren belgeler de buldum. | Open Subtitles | لقد عثرت أيضا على وثائق مع ادلة عن طريق إلغاء اللعنة |
| İlk kurucular arasında bulunan Hür Masonlar bize bazı ipuçları bıraktı. | Open Subtitles | البناؤون الأحرار من بين آبائنا الأولين تركوا لنا مفاتيح ألغاز. |