| - O kuğu adamın kolunu kolayca kırabilir. - Evini de patlatabilir. | Open Subtitles | على مايبدو , هي بإستطاعتها كسر ذراع رجل آو تفجير بيت رجل |
| Hikayeler insanların saygınlığını kırabilir, Ama hikayeler aynı zamanda kırılan saygınlığı onarabilir. | TED | تستطيع القصص كسر كرامة الشعب. لكن القصص يمكن أن تُستخدم لإصلاح تلك الكرامة المكسورة. |
| O şişko polis belki kemiklerimi kırabilir ama bildiklerimi söylememi asla engelleyemeyecek. | Open Subtitles | هذا الشرطي البدين يستطيع كسر عظامي ولكنهلنيمنعنيمنقولماأعرفه. |
| Ama zayıf bir halka, yüce hanedanlık zincirini kırabilir. | Open Subtitles | لكن حلقة واحدة ضعيفة من الممكن أن تكسر سلسلة |
| Uyurgezere bağırmazsın. Düşüp boynunu kırabilir. | Open Subtitles | لأنه لا ينبغي أن تصرخ في شخص يمشي في نومه فقد يسقط و يكسر عنقه. |
| Sopalar ve taşlar kemiklerimi kırabilir fakat hologram, kılıma bile dokunamaz. | Open Subtitles | عصيان وحجاره بامكانها تحطيم عظامي . لكن الهولجرام لا يمكنه ايذائي. |
| Kılıca dikkat et. Sadece kılıcı taşıyan onu kırabilir. | Open Subtitles | اهتم بالسيف، فقط حامل السيف هو الذي يستطيع كسره |
| Büyük bir su kaynağı kırabilir. | Open Subtitles | فيضان كبير من المياه يمكن كسرها. |
| - O kuğu adamın kolunu kolayca kırabilir. - Evini de patlatabilir. | Open Subtitles | على مايبدو, هي بإستطاعتها كسر ذراع رجل آو تفجير بيت رجل |
| Çatlak detektörü yumurtayı kırmayı başarırsa, böbreğinizdeki taşı da kırabilir. | Open Subtitles | إن نجحت الأمواج الصوتية للجهاز كاشف الصدوع في كسر البيضة فلا بدّ أنها ستفتّت الحصاة في كليتكِ بأمان |
| Ancak bizim yazılımlarımız da değişkenleri ve kaynak kodlarını kırabilir. | Open Subtitles | لكن برمجياتنا استطاعت كسر كوداته الثانوية والمركزية |
| Çekim gücü öyle kuvvetlidir ki kayaları kırabilir ve kayaların kendisi bir sıvı gibi hareket edebilir. | Open Subtitles | الجاذبية قوية للغاية بحيث يمكنها كسر الصخور وقد تعمل الصخور ذاتها مثل السوائل |
| Seni öldüremem, ama incitebilirim ...kemiklerini kırabilir, o güzel yüzünü doğrayabilir ...seni iyileştirip tekrar baştan başlayabilirim. | Open Subtitles | لا يمكنني قتلك، لكن يمكنني إيذاؤك حيث كسر عظامك وتقطيع وجهك الجميل، ثم أشفيك وأعيد الكرّة كاملة. |
| Seni öldüremem, ama incitebilirim ...kemiklerini kırabilir, o güzel yüzünü doğrayabilir ...seni iyileştirip tekrar baştan başlayabilirim. | Open Subtitles | لا يمكنني قتلك، لكن يمكنني إيذاؤك حيث كسر عظامك وتقطيع وجهك الجميل، ثم أشفيك وأعيد الكرّة كاملة. |
| Doğru noktayı bulursak belki kapağı kırabilir. | Open Subtitles | قد بمكن كسر الغطاء به إذا وجدنا النقطة الصحيحة |
| Sopalar ve taşlar kemikleri kırabilir ama zehirli bir kalem en iyi intikamdır. | Open Subtitles | الاعواد والحجاة قد تكسر العظام ولكن القلم السام هو أفضل انتقام |
| Bu iş de kalbini kırabilir. | Open Subtitles | حسناً، هذه الوظيفة من المممكن ان تكسر قلبكِ ايضاً. |
| Bu çarpışmaların gücü boynuzları bile kırabilir. | Open Subtitles | قوة هذه الاشتباكات يمكن ان تكسر حتى الانياب. |
| Herhangi bir ajan bir binaya girip, içeride birkaç boyun kırabilir. | Open Subtitles | اي جاسوس يمكنه التسلل الى المبنى و يكسر بعض الأعناق |
| Kalbimi dahi kırabilir ama bunların hepsi bana çekici geliyor. | Open Subtitles | قد يكسر قلبي حتى لكن أياً من ذلك يبدو مناسباً لي |
| Hesaplamama göre yeterli yoğunluktaki bir mikrodalga paketi, enerji kalkanlarını kırabilir. | Open Subtitles | لقد حسبتها رياضياً واكتشفت أن هذه الموجة الصغرية قادرة على تحطيم حقل طاقتهم |
| Sadece kılıcı taşıyan kişi onu kırabilir. | Open Subtitles | فقط حامل السيف يستطيع كسره |
| Onu sadece sevgi kırabilir. Gel haydi. | Open Subtitles | الحب وحده يستطيع كسرها |