| kazanın onu değiştirdiğini söylüyor ve ondan çocuğum olmasını bekliyor. | Open Subtitles | انه يقول ان الحادث غير تفكيره ويريد الان انجاب طفل |
| kazanın meydana gelme koşullarını inceliyordum, ve garip şeyler buldum. | Open Subtitles | ، كنت أبحث بظروف الحادث . و وجدت شيئاً غريباً |
| Diyelim ki kazanın olduğu gün o kulübede sevgilinizle beraber değildiniz. | Open Subtitles | افترض أنك لم تبقى في الكوخ مع حبيبتك في يوم الحادث |
| Ne buldunuz? O kazanın sadece bir kaza olduğunu hayalete anlatamadık. | Open Subtitles | حسنا ً لم نستطع إقناع الشبح بأن الحادثة هي مجرد ذلك.. |
| kazanın 10:30 civarında meydana geldiğini söylemiş. | Open Subtitles | لقد قالت أن الحادث وقع في الساعة العاشرة و النصف تقريباً ؟ |
| kazanın cinayet olabileceğinden şüpheleniyor musunuz? | Open Subtitles | هل تشكين في إحتمال أن يكون الحادث مدبرا؟ |
| Araçtan çıktığını biliyoruz, ama cesedi kazanın olduğu bölgede bulamadık. | Open Subtitles | نحن نعرف بأنه خرج من سيارته بطريقة ما وزحف لكننا لم نعثر على جثته بمنطقة الحادث |
| Gelecekte başına o kazanın gelmesinin nedeni de bu. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي قادك لذلك الحادث فى المستقبل. |
| Ama kazanın olduğu yerden çok uzaktayız. | Open Subtitles | نحن بعيدون جداً عن مكان الحادث أانه هنا، أنا أعلم ذلك |
| kazanın şokuyla, bacaklarının kalan kısmına basarak evine koştu. | Open Subtitles | في حالة من الذهول بسبب الحادث ركض إلى البيت على قِرم سيقانه |
| Beyaz Satay konuşmacısı, Başkan'ın, kazanın ardından gizli bir askeri hastaneye götürüldüğünü bildirdi. | Open Subtitles | صرح متحدث من البيت الأبيض أن الرئيس .قد تم اصطحابه إلى مستشفى عسكري سري عقب الحادث |
| NTSP olay yerine ulaştı ve kazanın sebebini araştırıyor. | Open Subtitles | وقد وصل المحققون الى مكان الحادث ويحققون في أسبابه |
| kazanın sebebi Beyaz Saray ve ordu tarafından araştırılıyor... | Open Subtitles | هذا الحادث سيتم التحقيق فيه من قبل البيت الأبيض و الجيش |
| Biz bu kazanın, bu trajik olayın oluşumundaki rolümüzü kabulleniyoruz. | Open Subtitles | ونحن نفهم ونقر بدورنا في الأحداث المؤدية إلى وقوع الحادثة |
| Başkanın ve yetkililerin... isteği üzerine... bu korkunç kazanın sebebini araştırdık. | Open Subtitles | بطلب من العمدة... ومحافظة المنطقة... لقد بحثنا عن أسباب هذه الحادثة |
| Evet efendim. Ama şu korkunç kazanın üstünden çok zaman geçmedi. | Open Subtitles | نعم , سيدي ولكنها ليست حتى الحادثة المروعة |
| Eşiniz konuşmuyor o da kazanın feci birşey olduğunu kabul etmiyor. | Open Subtitles | هي لا تريد التكلم وهو لا يريد الأعتراف أن التحطم مريع |
| Oyuncak bebek kazanın. | Open Subtitles | اقتربوا، اقتربوا تقدم واربح الدمية |
| On kutu kâğıt mendil ya da bir keçi kazanın! | Open Subtitles | اربح 10 علب من الشراشف او ماعز |
| Küflü peynir gibi kokmayan spor salonunuza dönmek istiyorsanız, çıkıp değişiklik olsun diye şu maçı kazanın! | Open Subtitles | أنتم تريدون العودة للعب بالصالة التى لا تبدو رائحتها كالجبن العفن ؟ حسناً ، اربحوا تلك المباراة لإحداث التغيير |
| Bir aile üyenizi ihbar ederek iki katı ikramiye kazanın. | Open Subtitles | احصلوا على مكافآة مضاعفة للإبلاغ عن فرد من العائلة |
| BM temsilcileri bu kazanın Çin Ticaret Anlaşması'nı geciktirebileceğinden endişeleniyor. | Open Subtitles | ممثلي الامم المتحده قلقين من ان هذه الحادثه يمكن ان تاخر انضمام الصين الي منظمه التجاره الحره |
| Ama her ne kadar trajik olsada bir kazanın, dikkatimiz kaybettirmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | ولكننا لا يمكن أن نسمح لحادث مثل هذا، وإن كان مأساويا لتشتيت إنتباهنا |
| Beni dinleyin ve kazanın. | Open Subtitles | خذوا أموالكم و أيامكم و العبوا معي |
| kazanın kenarlarında yanmamış bir damla kan buldum. | Open Subtitles | وجدت قطرة دم واحدة غير محترقة على حافة المرجل |
| Bunlar olurken C.C. kazanın yanında buharın arkasındaydı. | Open Subtitles | أثناء ذلك، حاول (سي سي) الاختباء وراء بخار اناء المياه. |
| En büyük ve güzel ödülümüzü kazanın! | Open Subtitles | إربح جائزة كبيرة جميلة عشرة طلقات بنيكل |
| Şansınızı deneyin, ıvır zıvır kazanın. | Open Subtitles | إقتنص الفرصـة وفز بجائـزة رخيصـة |
| Öteki kazanın olduğu sıralardaydı. | Open Subtitles | كانت بنفس الوقت الذي تعرّضنا فيه للحادث الآخر |