| O konvoyu yerlilere sen götürdün, görev yerini terk ettin. | Open Subtitles | لقد قدت قافلة العربات الى أيديهم وهجرت موقعك | 
| İki gece önce, onlarca adam bir ulaştırma konvoyu soygununda öldürüldü. | Open Subtitles | منذ ليلتين العديد من الرجال قتلوا في سرقة قافلة | 
| Bassam Aramin 16 yaşındayken İsrailli bir askeri konvoyu el bombasıyla havaya uçurmaya çalıştı. | TED | عندما كان عمر بسام أرامين 16 عاماً حاول أن يفجر القافلة العسكرية الإسرائيلية بقنبلة يدوية. | 
| Temas sinyali vermek için 5 grup harf. Her iki saatte bir. "konvoyu 10-12 saat takip etseler, 25 grup harf eder." | Open Subtitles | تتبع القافلة لمدة 10 أو 12 ساعة على سبيل المثال، المجموع هكذا 25 مجموعة رسائل.. | 
| Polis eskort konvoyu, tasdikleme bittiğinde yola çıkmak için hazır. | Open Subtitles | موكب حراسة الشرطة على استعداد للرحيل بمجرد أن يكتمل التحقق. | 
| Başkanlık konvoyu bugün Southwest'e doğru yola çıktı. | Open Subtitles | مازال موكب الرئيس يتحرك نحو الجنوب الغربي الى منتصف تكساس | 
| konvoyu sokağa ulaşmadan durdurmalısın. | Open Subtitles | يتعين عليك إيقاف الموكب قبل أن يغدو بالشارع | 
| Bir Amerikan askeri konvoyu, D. Almanya içinden otoban yoluyla Berlin'e gönderildi. | Open Subtitles | تم إرسال قافلة للقوات الأمريكية لبرلين بالطريق السريع عبر ألمانيا الشرقية | 
| Kuzeye giden bir Japon konvoyu var, tümen büyüklüğünde. | Open Subtitles | هناك قافلة يابانية تتجه الى الشمال, شعبة القوة | 
| General, Prensesin konvoyu ülke topraklarına girdi. | Open Subtitles | جنرال ،أن قافلة الأميرةَ دَخلتْ ضمن حدودِ إمبراطوريةِ كين | 
| Öyleyse bir konvoyu ele geçirdiğinizde askerleri canlı bırakmaya son vermelisiniz. | Open Subtitles | إذنعندماتستولىعلى قافلة, فيجب أن تتوقف عن ترك الجنود أحياء | 
| Herneyse, ben bir Alman kamyon konvoyu tespit ettim, ve , kendi kendime düşündum, | Open Subtitles | اذا على اية حال, لقد رصدت تلك القافلة من الشاحنات الالمانية وقلت لنفسي | 
| konvoyu reaktörün girişine doğru yöneltmeliyiz. | Open Subtitles | علينا اجبار القافلة أن تتجه شرقاً إلى مدخل المفاعل | 
| konvoyu muhtemelen çok uzaklaşmıştır. Rıhtımdan çok uzaktayız. | Open Subtitles | لكنْ ربّما انطلقت القافلة منذ مدّة و نحن على بعد أميال مِن المرسى | 
| Telefonla konuşup konvoyu izleyen sakallı bir adam görüyorum.Tamam. | Open Subtitles | هناك رجال القوة العسكرية، هي الاتصال، والانتباه إلى القافلة. استبدال. | 
| Başkanlık konvoyu için de yeni bir güzergah belirlemeleri gerekiyor. Şu an buradan hiçbir araç geçemez. | Open Subtitles | كما سيضطروا الى تحويل مسار موكب الرئيس ، لاشيء سيعبر من هنا | 
| Küçük bir droid konvoyu, çoklu askeri taşıyıcıya öncülük ediyor. Arkadan da bir AAT ilerliyor. Anlaşıldı. | Open Subtitles | موكب صغير من الاليين يتقدم قوات متعددة علم انه كمين | 
| Başkanın konvoyu geldiğinde insanlar iteklemeye başlamış. | Open Subtitles | عندما جاء موكب الرئيس, و بدأ الناس بالتدافع | 
| Başkanlık konvoyu Massachusetts bulvarını tıkamış. | Open Subtitles | قيل لي أنه سيكون هنا الآن يا سيدي القاضي الموكب الرئاسي أغلق جادة ماستشوتس | 
| Fatah hakkında yanılmak istemediğin için konvoyu benim vurduğumu düşünüyorsun. | Open Subtitles | هل تعتقدين انا من ضرب ذلك الموكب اذن لم تكون مخطئة حول عبد الفتاح | 
| Saldırı ekibi iki araçla konvoyu gerçek anlamda ikiye bölmüş. | Open Subtitles | يقولون أن فريق المهاجم استخدم عربتين و كابل فولاذي لقطع الموكب لنصفين حرفياً | 
| Ulusal Güvenlik Ajansı, vakit alan onaylama süreci olmadan konvoyu geri çağıramaz. | Open Subtitles | وكالة الأمن القومي لا يمكنها الاتصال بالموكب دون المرور بالقنوات الرسمية وهذا يستغرق وقتاً. | 
| konvoyu şehir merkezine yaklaştığı sırada, kurşunlarla yaralandı. | Open Subtitles | "تمت إصابته بالرصاص" "عندما اقترب موكبه من وسط مدينة دالاس." | 
| - İnsan konvoyu gibi. - Aynen. | Open Subtitles | - كموكب سيارات انساني. | 
| konvoyu gördüklerinde... sinyalleri kullanacaklar. | Open Subtitles | إنها قافلتنا.. نحن نعلم ماذا ترسل الغواصات الألمانية، هذا هو المرجع الذي نبحث عنه | 
| O konvoyu yağmacılardan koruyordum senin de çalıştığın yağmacılardan. | Open Subtitles | كنت أحمي تلك القوافل من المُغيرين المُغيرين الذين أستأجرتهم أنت |