| Sakın çekinme Raymond. Korkulacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا تخفي مشاعرك ياريموند ليس هناك اي سبب للخوف |
| Korkulacak hiçbirşey yok, Seninki gibi birşey işte sadece. Dokunmak ister misin? | Open Subtitles | لايوجد هناك مايدعو للخوف إنه مثل الذي لديكِ |
| Hayatta Korkulacak pek çok şey vardır.. | Open Subtitles | .. هناك الكثير لتخاف منه في هذا العالم |
| Onunla zaman geçir ve göreceksin ki Korkulacak hiçbir şey yok. | Open Subtitles | قضاء بعض الوقت معه، وسترى أن لا يوجد شيء نخاف من. |
| Çaresiz ve dengesiz bir durumda, ama dünyanın en iyi keskin nişancılarından, bu nedenle Korkulacak biri. | Open Subtitles | قد يكون يائس وغير مستقر لكنه لا يزال واحدا من أفضل قناصة العالم ذلك يُعني أنه يجب أن نخشاه |
| Artık, gerçekte kim olduğumu ve bunun Korkulacak bir şey olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم الأن حقيقة من أكون وليس هناك شيئ يجب أن أخشاه |
| Farklı olmak, Korkulacak bir şey değildir! | Open Subtitles | كونك مختلفة ليس شيئ يجب الخوف منه |
| Ölüm Korkulacak bir şey değil! | Open Subtitles | الموت هو لا شيء يجب ان تخافي منه |
| - Korkulacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس ثمة ما تخافين منه |
| Bu evde Korkulacak tek bir şey bile yok. | Open Subtitles | إليك ليس هناك شيء لتخافي منه في هذا المنزل |
| Size küçük bir ava çıkmayı, oraya gidip Korkulacak bir şey olmadığını kanıtlamayı teklif ediyorum. | Open Subtitles | ولهذا أعرض عليكم التجمع معاً للصيد الذهاب إلى هناك، ونثبت بصورة نهائية أنه لا يوجد أي شئ يدعو للخوف |
| Merak etme. Korkulacak bir durum yok. | Open Subtitles | إستمعي ، لا تقلقي ، لا يوجد شيء يدعو للخوف |
| Kızıl gökyüzü ve kızıl yağmur Korkulacak şeyler değil. | Open Subtitles | السماءُ الحمراءُ و المطرُ الأحمرُ ليسا مدعاةً للخوف. |
| Unutmayın evden bir sürü tuhaf ses çıkıyor ama Korkulacak bir şey yok. | Open Subtitles | حسنا إذا. تذكرا أن المنزل يصدر منه الكثير من الأصوات الغريبة لكن لا داعي للخوف |
| Sakin olun millet, daha önce geldik buraya. Korkulacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا بأس يا رفاق، فلقد كنّا هُنا من قبل، ليس هُناك داعٍ للخوف. |
| Yaşam döngüsündeki her canlı için doğal bir parça ve Korkulacak veyahut sükunetli bir şekilde bahsedilecek bir şey değil. | Open Subtitles | جزء طبيعي من دورة الحياة لجميع الكائنات وهو شيء لا يدعو للخوف أو يدعو للتحدّث بصوتٍ خافتٍ |
| Korkulacak birşey olmadığını ona göstereceksin. | Open Subtitles | ستثب لها بأنه لا يوجد شيء لتخاف منه |
| - Bir dolandırıcı... Korkulacak gerçek güçleri olmayan bir hokkabaz. | Open Subtitles | ! إنه دجال محتال دون أي قوى حقيقية نخاف منها |
| - Korkulacak düşman Mısır'da. | Open Subtitles | العدو الذى نخشاه موجود فى مصر ماذا ؟ |
| Umarım burada Korkulacak bir şey olmadığını anlarsınız. | Open Subtitles | آمل أن ترين أنه لا يوجد شيء تخشيه هنا |
| Kızım Amondi, beni Korkulacak biri olarak görmüyor. Beni sadece babası olarak görüyor. | Open Subtitles | ابنتي (أموندي)، لا تراني كشخص تخافه تراني فقط كوالدها |
| Karanlığın Korkulacak bir şey olduğu günler artık geride kaldı. | Open Subtitles | وَلَتَ تلك الأيام التي كانت الظلمة فيها شيئٌ نخافه |
| Homurdanıyorsun. Korkulacak ve saygı duyulacak birisi olduğunuzu şimdi anladım. | Open Subtitles | لقد أدركت الآن أنك رجل يهابه الناس و يحترمونه |
| Gergin olduğunu biliyorum ama unutma ki, ateş bükmenin kendisi Korkulacak bir şey değildir. | Open Subtitles | أعلم أنك متوتر و لكن تذكر ان تسخير النار ليس شيء تخاف منه |
| İşte bu, Korkulacak birşey. | Open Subtitles | هذا شئ يجب أن تخشى منه. |