| Uçaklara, kendini Kule gibi gösteren bir kaçık olduğunu söyleyip, onları uyarmalıyız. | Open Subtitles | علينا انذار تلك الطائرات ان هناك مجنون يتحث لهم على انه البرج |
| Monsieur Sauvage, Majesteleri Kraliçe adına... size Kule'ye hoşgeldiniz demek istiyorum. | Open Subtitles | سيد سوفاج, بالنيابه عن جلالتها هل يمكنني الترحيب بك في البرج |
| Evet, önce bu Kule çöküyor, Kuzey Kulesi üzerine doğrudan isabet almasına ve zaten 18 dakikadan beri yanıyor olmasına rağmen. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، ينهار هذا البرج أولا بالرغم من أن البرج الشمالى ضرِب مباشرة و أحترق لمدة أطول بـ 18 دقيقة |
| Kule Bir'de 30. kata kadar çıkmak tam bir saatimizi aldı. | Open Subtitles | لقد تطلب منا ساعة لكي نصعد 30 ضابطاً في البرج الأول |
| Yanıtlarından memnun kalmamış o yüzden üçü de Kule'ye gönderildi. | Open Subtitles | و لم يكن راضيا بإجاباتهم وتم نقل ثالثتهم إلى البرج |
| Bizim için Kule'ye erişim sağlarsan azabına son vereceğime söz veriyorum. | Open Subtitles | اعثرا لنا على مدخلٍ إلى البرج وأعدُكَ بأنى سأضعُ حداً لمُعاناتكَ |
| Ama burada haddinizi aştınız, Kule'de bir haydutlar çetesine tahammül edemeyiz. | Open Subtitles | لكن تم تجاوز الخط ولن يسمح لعصابات من الحرس في البرج |
| Şimdi onu ikna etmeliyiz. Prensleri Kule'den çıkarmak için onunla birlikte çalışıyoruz. | Open Subtitles | بالنسبة للحاضر علينا أن نقنعها بأننا نعمل معها لأخراج الأمراء من البرج. |
| Bence Edward geri çekilir ve Kule'yi alıp etrafını kuşatır. | Open Subtitles | من المؤكد أن إدوارد سيتراجع و سيضع البرج تحت الحصار؟ |
| Bu Kule Katedral de Rouen'in bir parçası gibi duruyor. | Open Subtitles | هذا البرج كان على الأرجح جزء من كاتدرائية دي روان |
| Çoğu mühendis aynı fikirdeydi ve önerinin tanıtımına rağmen dev Kule hiçbir zaman inşa edilmedi. | TED | وقد أجمع معظم المهندسين على ذلك، ورغم الدعاية التي رافقت الاقتراح، إلا أن البرج العظيم لم يبنَ قط. |
| Mimar, yeni Kule ofisinin pirinçten yapılmış parlayan anahtar levhasını tasarlamak için saatlerini harcamıştır. | TED | لقد قضى المصممون المعماريون مئات الساعات في تصميم لوحات الكهرباء النحاسية المصقولة لمكتبه الجديد في البرج |
| Düğümün içinde olduğu Kule yükselir yükselmez, karşı topraklardaki insanlarla iletişimi kesildi. | TED | حالما ارتفع البرج وبداخله العقدة، أصبح التواصل البشري عبر الأرض مظلمًا. |
| Üç güçlü eserden ikincisinin bulunduğu Kule ile onların arasındaki tek şey bu hendekti. | TED | إنه الشيء الوحيد الحائل بينهم وبين البرج مَخبأُ التحفة الفنية القوية الثانية من أصل ثلاث. |
| Sonraki yıl, Kule temelleri üzerinde nihayet inşaat başlamıştı. | TED | في العام الذي تلاه، بدأت الإنشاءات على البرج أخيرًا |
| Tesla bobinini inşaa etti. Bu Kule 1900'lerin başlarında Long Island'a dikildi. | TED | بناء كويل تيسلا ، هذا البرج تم بنائه في لونق أيلاند سابقاً في بداية القرن التاسع عشر |
| Londra'da son yapılan Kule turşuluk bir salatalık mı, yoksa bir sosis mi veya bir seks aleti mi? | TED | هل البرج الأخير في لندن يبدو كخيارة ، أم قطعة من النقانق أم أداة جنسية؟ |
| - Kule kontrol kayıtlarını inceliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتأكد من سجل برج المراقبة الرئيسي الآن |
| Bir de dikenli tel ve Kule bekçisi ayarladık mı tamamdır. | Open Subtitles | كل ما أحتاج إليه هو سور من الأسلاك الشائكة وحُراس أبراج |
| Ve sonra kuzeye doğru, Kule tarafından buraya, buraya ve buraya gitmiş | Open Subtitles | ومِن ثمّ ذهبت إلى الشمال مِن خلال البُرج الذي هنا، هنا، وهنا. |
| Sizi beklettiğim için özür dilerim fakat hasat zamanı ve Kule için vergimizi hazırlamalıyız. | Open Subtitles | عذرًا لتأخري عليكم لكنه وقت الحصاد ويجب أن نجهّز الإتاوة للبرج |
| Adam gururla bir Kule yaptı ve bu cennete kadar ulaşıyordu. | Open Subtitles | الإنسان المتحدث باللسان كامل بالفخر بنى برجاً لكي يصعد إلى الجنة |
| Ülkede kaç tane böyle Kule var, haberin var mı? | Open Subtitles | هل تخيلت حتى كم من الأبراج في هذه البلاد ؟ |
| İkiz Kule saldırısından sonra bütçenin çoğu terör eylemlerine karşı koymak için harcandı. | Open Subtitles | بعد أن إنهار البرجان ، عندما كانت قوانا العاملة منتشرة تتعقب الأنشطة الإرهابية |
| Bunlar aslında bir çift Kule. Mississauga'da inşa ettik, Toronto'nun dışında bir şehir. | TED | في الحقيقة إنهم برجين تم بناؤهما في مسيسوجا، مدينة خارج تورونتو. |
| Maksim'in bulunduğu ülke, Kule ve devriye araçlarına kurulmuş ışınım sistemi kontrolü altındadır. | Open Subtitles | شعوبها تحت مراقبه الاشعه عن طريق الابراج والعربات المتنقله |
| Sonra beni Bay Martin'in Kara Kule'deki bürosuna çağırdılar. | Open Subtitles | ثمّ أَنا مسمّى إلى مكتبِ السّيدِ مارتن في البرجِ الأسودِ. |
| Teterboro Kule, piste ihtiyacım var. | Open Subtitles | برج مراقبة (تيتبورو)، أحتاج لمدرّج هبوط. |
| Spor salonu, oyun alanı pazar alanı ve yağmur suyunu biriktiren bir Kule inşa edeceğiz. | Open Subtitles | سوف نشمل معها مركز لياقة وهياكل ساحات لعب وبرج لحصاد مياه الأمطار وبالطبع مساحة للبيع القطعة |
| Fildişi Kule. | Open Subtitles | الـ "إيفوري تاور"، حسناً؟ |
| Bütün Kule aydınlanmış. | Open Subtitles | كل برج يُضئ |