| Biz bu küçük, uzak fiyortun içindeydik, Kuzey Kutup Dairesi'nin tam içinde. | TED | كنا في هذا المضيق الصغير النائي داخل منطقة القطب الشمالي. |
| Mars'ın Kuzey Kutup'unun yakınlarına yapılacak çalışacak ilk görev bu olacak, ve aslında başka bir gezegen yüzeyinde suya erişip dokunmaya çalışacağımız ilk görev olacak | TED | إنها المهمة الأولى التي ستحاول الهبوط بقرب القطب الشمالي للمريخ، و هي المهمة الأولى التي ستحاول البحث و استخلاص عينات من المياه على كوكب آخر |
| Eğer Kuzey Kutup'u erirse, " Jaws " gelecek. | Open Subtitles | اذا ذاب القطب الشمالي فان الفكوك المفترسة ستاتي |
| Bu alan, Kuzey Kutup Dairesi ile Kuzey Kutbu arasındaki bölge olarak tanımlanabilir. | TED | يمكن تحديد هذه المنطقة بالمنطقة بين الدائرة القطبية الشمالية والقطب الشمالي. |
| Kuzey Kutup Dairesi'nin yakınlarında Laponya diye bir yer var. | Open Subtitles | أتعلم أن هنالك مكان قرب "الدائرة القطبية الشمالية" يدعى" لابلاند" |
| Kuzey Kutup Dairesi'nde bir yere çarpacak. | Open Subtitles | هو سيضرب في مكان ما في الدائرة القطبية الشمالية. |
| Bu cümle seni nasıl şaşırttı bilmiyorum ama ayrıntıya girersek, Leonard, Wolowitz ve Koothrappali ile birlikte Kuzey Kutup dairesine gidiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف أن جملة كهذه تجعلك محتارة؟ و لكن للتوضيح، أنا ذاهب للقطب الشمالي |
| Kuzey Kutup Dairesi'ne, kendi deyimimle karımın yattığı tarafa gitmek için sabırsızlanıyorum! | Open Subtitles | أتطلع لزيارة الدول الواقعة بمنطقة القطب المتجمد أو كما أحب تسميتها ، جانب السرير المخصص لزوجتي |
| Kuzey Kutup Dairesi'ndeki penguenleri gözetleyecektin sanırım. | Open Subtitles | في القطب الشمالي للتجسس على البطاريق أعتقد أنه كذلك |
| Binlerce yıl boyunca Kuzey Kutup bölgesine kar yağdı. | Open Subtitles | فقد تساقطت الثلوج في القطب الشمالي لآلاف السنين |
| Bu gemi Kuzey Kutup Dairesi'ne girdiğinde yüzlercesi daha ölecek. | Open Subtitles | هذه السّفينة تتّجه إلى القطب الشمالي والمئات سوف يموتون |
| Sadece bu kolonide bile 100 bin kuş var ve Kuzey Kutup bölgesindeki sahil şeridinde daha pek çok koloni var. | Open Subtitles | تأوي هذه المستعمرة بمفردها مئة ألف طير وهناك العديد منها على طول ساحل القطب الشمالي |
| Tüm Kuzey Kutup bölgesinde sıcaklık düşmeye başlıyor ve deniz yavaş yavaş donuyor. | Open Subtitles | عبر سائر أنحاء القطب الشمالي تنخفض درجة الحرارة ويبدأ البحر في التجمّد |
| Bu beyaz yaban, bu boşluk, Kuzey Kutup Noktası. | Open Subtitles | هذه البرية البيضاء، هذا الخلاء، إنه القطب الشمالي |
| Kuzey Kutup bölgesi boyunca, deniz buzu çekilmeye devam ediyor. | Open Subtitles | ،وفي سائر أنحاء القطب الشمالي يُواصل جليد البحر انحساره |
| Norveç Kuzey Kutup Çemberi'nde Svartesien Buzulu var. | Open Subtitles | في النرويج ، عند الدائرة القطبية الشمالية يقع جبل سفارتيسين الجليدي |
| Kuzey Kutup dairesindeki UBV seferinde son dakikada bir boşluk açıldı. | Open Subtitles | حسنا، أصبح هناك شاغرا في بعثة المؤسسة للمنطقة القطبية الشمالية في اللحظات الأخيرة |
| Kuzey Kutup dairesindeki UBV seferinde son dakikada bir boşluk açıldı. | Open Subtitles | حسنا، أصبح هناك شاغرا في بعثة المؤسسة للمنطقة القطبية الشمالية في اللحظات الأخيرة |
| Kuzey Kutup bölgesi kömür, petrol ve mineraller bakımından çok zengin. | Open Subtitles | القارة القطبية الشمالية غنيةٌ بالفحم والنفط والمعادن |
| Kuzey Kutup bölgesinin çoğu bölümünde hiç insan yoktur. | Open Subtitles | تظلّ معظم أنحاء القارة القطبية الشمالية خالية من الوجود البشري |
| Gemisiyle Kuzey Kutup Dairesi'nde sıkışıp kalmıştı. | Open Subtitles | علقت سفيّنته في الثلج في مكان ما في الدائرة القطبية الشمالية |
| Bu cümle seni nasıl şaşırttı bilmiyorum ama ayrıntıya girersek, Leonard, Wolowitz ve Koothrappali ile birlikte Kuzey Kutup dairesine gidiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف أن جملة كهذه تجعلك محتارة؟ و لكن للتوضيح، أنا ذاهب للقطب الشمالي |
| Kuzey Kutup Dairesi... Jeton yeni düştü! | Open Subtitles | منقطة القطب المتجمد ، لقد فهمتها |