| Aslında kayıp olan bir şey var. | Open Subtitles | في الحقيقة، يوجد شيءٌ ما مفقود |
| Eğer hayatta kesin olan bir şey varsa, eğer tarih bize bir şey öğrettiyse, o da kimi istersen öldürebileceğindir. | Open Subtitles | لو أن هناك شىء واحد مؤكد فى هذة الدنيا و اذا كان هناك شيئاً تعلمناة من التاريخ فهو أنة يمكنك قتل أى شخص |
| İçimde olan bir şey duvar ve demir çubuklarıyla kilit altında tutamayacakları yerde. | Open Subtitles | ذلك شيءُ داخلي إنهم لا يقدرون علي منعنا بحواجزهم وجدرانهم. |
| Zaman fiziksel olarak var olan veya sadece zihnimizde var olan bir şey miydi? | TED | هل الزمن هو شيء له وجود مادي، أو هو موجود فقط في عقولنا؟ |
| Ben doğmadan önce olan bir şey için suçlanamam. | Open Subtitles | لا يمكن أن تلومني على شيء حدث قبل حتى أن أولد |
| Neden korkarsak korkalım, doğru olan bir şey var. | Open Subtitles | , مهما كان ما نخاف منه . . شئ واحد لديه الحقيقة |
| Bakın, ben sadece ailesinin gözden kaçırdığı, manevi değeri olan bir şey arıyorum. | Open Subtitles | ،انظرِ... أنا أبحث عن شيء ذو قيمة عاطفية عائلته استولت على كل أغراضه |
| Temel olarak seninle bağlantısı olan bir şey. | Open Subtitles | شيءٌ ما مرتبط فيك بشكلٍ أساسي |
| Şarj olan bir şey mi var? | Open Subtitles | شيءٌ ما يتم شحنه؟ |
| eğer hayatta kesin olan bir şey varsa eğer tarih bize bir şey öğrettiyse o da kimi istersen öldürebileceğindir. | Open Subtitles | لو أن هناك شىء واحد مؤكد فى هذة الدنيا و اذا كان هناك شيئاً تعلمناة من التاريخ فهو أنة يمكنك قتل أى شخص |
| Politik hırslarım benim için ne kadar önemli olsa da önemli olan bir şey daha var. | Open Subtitles | و على نحو مهم و هذا من أجل أن يكون طموحى السياسى فى إرتياح هناك شىء واحد يجب أن يكون |
| İçimde olan bir şey duvar ve demir çubuklarıyla kilit altında tutamayacakları yerde. | Open Subtitles | ذلك شيءُ داخلي إنهم لا يقدرون علي منعنا بحواجزهم وجدرانهم. |
| Chuck'un, o plakaların yatta olduğunu düşünmesine neden olan bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شيءُ قاد تشك للاعنقاد بان تلك الصفائح على مركب كيرك؟ |
| Duygusal değeri olan bir şey değildi, değil mi? | Open Subtitles | هو ليس شيء له قيمة عاطفية ,أليس كذلك؟ |
| Bilmiyorum, gerçek olan bir şey. | Open Subtitles | لا أعلم أي شيء له علاقة بالواقعية |
| Bugün işteyken olan bir şey yüzünden kesinlikle iptal etmediğimi. | Open Subtitles | قطعا أنا لم ألغيها بسبب شيء حدث في العمل هذا اليوم. |
| Çünkü burada olan bir şey hakkında dışarıyı aramaya çalışıyormuşsun gibi görünüyor. | Open Subtitles | لأنه يبدو لي أنك تحاول الاتصال بأحد من الخارج بشأن شيء حدث هنا |
| Kesin olan bir şey var, afişe edildiğin gibi sevimlisin. | Open Subtitles | يوجد شئ واحد مؤكد أنت بالفعل جميل كما يقولون. |
| Winnie Foster için doğru olan bir şey vardı. | Open Subtitles | لــ ويني فوستر شئ واحد كان حقيقى |
| Belki değeri olan bir şey ya da muzip bir şaka. | Open Subtitles | ربما تكون خدعة ذكية أو شيء ذو قيمة. |
| Ezbere olan bir şey yok. Planı yöneten benim. | Open Subtitles | لا يوجد شيءٌ يحفظ عن ظهر قلب حول هذا الموضوع |
| Ama kesin olan bir şey var: | Open Subtitles | ولكن شيء واحد مؤكد: |
| Iı, o buraya taşındıktan... birkaç ay sonra olan bir şey. | Open Subtitles | لا هذا أمر حدث فقط... بعد انتقالنا إلى هنا ببضعة أشهر |
| İyi tasarım ve halk gururunun birleşimi her yerde ihtiyacımız olan bir şey. | TED | إرتباط التصميم الجيد و الفخر و الإعتزاز هي شيئ نحتاجه في كل مكان. |
| Sadece, zaten önceden benim olan bir şey için ödeme yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | إنّما لا أحبّذ الدفع مُقابل شيء يخصّني في المقام الأوّل. |
| Demokrasi, bazen olan bir şey değildir. | Open Subtitles | دائما الديمقراطية ليست شيئا يمارس من وقت لآخر |
| Nihayet gerçekten anlamı olan bir şey yapma fırsatım var şu an. | Open Subtitles | هذه فرصتي لكي افعل شئ ذو معنى اخيرا |