| Dinle, çekingen ve utangaç olmaktan sıkıldım, Dale. Tamam mı? | Open Subtitles | إسمع، انا أمرض من كوني مُحتشمه و خجوله، ديل، اوكي؟ | 
| Burada geçirdiğim zamanı, bilinçsiz olmaktan daha iyi bir şekilde kullanabileceğimi aklım almıyor. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أفكر بطريقة أفضل لإستغلال وقتي هنا من كوني فاقداً للوعي | 
| Korktuğum şey, arkadaşın olmaktan korkuyorum, çünkü hep daha fazlasını isteyeceğim. | Open Subtitles | الحقيقة أنني أخشى أن أكون صديقك لأنني سأريد منكِ المزيد دائماً | 
| Sadece ihtiyacın olduğunda arayacağın bir kız olmaktan fazlasını hak ediyorum. | Open Subtitles | أستحق أن أكون أكثر من فتاة تطلبها عندما تريد شيء ما | 
| Ama sırf temiz olmaktan daha önemli şeyler de var. | Open Subtitles | لكن هناك امور كثيرة اكثر اهمية من كونك فقط نظيفا | 
| Kişiliğim utangaç ve tuhaf olmaktan, cüretkâr olmaya ve sövmeye doğru değişti. | TED | تحولت شخصيتي من أن تكون خجولة و معقدة لتصبح جريئة و لاذعة. | 
| Hasta olan taraf olmaktan ne kadar nefret ettiğimi biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك اي فكرة كم انا اكره ان اكون مريضة ؟ | 
| Nadia Al-Sakkaf: Burada olmaktan çok mutluyum. | TED | نادية السقاف : في الحقيقة انا ممتنة جداً لكوني هنا | 
| Ama bekaretimi evlenmeyeceğim biri için kaybetmiş olmaktan nefret ediyorum. | Open Subtitles | لكنني أكره كوني غير عذراء من أجل الرجل الذي سأتزوجه. | 
| Kadın olmaktan nefret etmiyorum ve bugüne kadar olanlar yüzünden pişman değilim çünkü beni bugün olduğum kişiye dönüştürdüler. | Open Subtitles | لا أكره كوني امرأة، ـولا أندم على الأمور التي مرّيتُ بها، لأنها جعلتني على الشخص الذي أنا هو اليوم. | 
| Sanırım depresyonda olmaktan ve tekrar depresyona girmekten nefret eder olmama karşın depresyonumu sevmenin bir yolunu buldum. | TED | أعتقد أنني بينما كرهت كوني مكتئب و أكره أن أكتئب مرة أخرى، فقد وجدت طريقة لأحب الاكتئاب. | 
| Aynı zamanda daha hassas hissediyorum çünkü hassas olmaktan korkmuyorum | TED | وأشعر أيضًا بأنّني أكثر ليونة؛ لأنّني لا أخشى كوني عُرضة للنقد أو الجرح. | 
| Yani, bir porno yıldızı olmaktan dönüp, bursumu kurtarabilir miyim? | Open Subtitles | هكذا لن أكون نجمة أفلام جنسية، و أنقذ منحتي الدراسية | 
| Tatlım, hepinizin hayatının bir parçası olmaktan daha fazla bir şey istemiyorum. | Open Subtitles | عزيزتي , لاشئ أريده أكثر من أن أكون جزء من حياتكم ثانية | 
| Bu bir grup doktorun deney faresi olmaktan 100 kat daha iyi. | Open Subtitles | هذا أفضل بـ100 مرة من أن أكون فأر تجارب لمجموعة من الأطباء | 
| Aksi takdirde, vazife için yetersiz olmaktan dolayı şutlarım seni. | Open Subtitles | تفعلينها بهذه الطريقة أو سأتسبب في طردك كونك غير مناسبة | 
| Daha yüksek bir maaş bankacılık işini eskiden olduğundan daha iyi hale getirdi, ama bir bankacı olmayı bir sanatçı olmaktan daha iyi hale getiremeyebilir. | TED | إن الراتب الأعلى يجعل وظيفة العمل المصرفي أفضل مما كانت في السابق، ولكنها من الممكن ألا تكون كافية لتجعل كونك مصرفيًا أفضل من كونك رسامًا. | 
| Hey, bekle bir dakika. Oyuncak olmak Uzay Polisi olmaktan iyidir. | Open Subtitles | انتظر دقيقة أن تكون دمية أفضل من أن تكون حامى الفضاء | 
| Dedikoduların kaynağı olmaktan nefret ederim Noah... ama yukarıda konuşulanlar bunlar. | Open Subtitles | اكره بأن اكون مصدر الإشاعات, نوح ولكن تلك الكلمة على التل | 
| Bu işin bir parçası olmaktan gurur duydum ve bu yasayı değiştirdi ve milyonlarca doları yerel topluluklara aktardı. | TED | شعرت بالفخر لكوني جزء من ذالك لقد غير ايضا القوانين و قام بضخ ملاين الدولارات الى المجتمحات المحلية | 
| Üniversitede gerçekten çok çalıştım ve üniversitemdeki çok az sayıda kadın bilgisayar bilimi mezunu arasında olmaktan gurur duydum. | TED | انا درست بجد شديد في الكليه , وكنت متفائله بكوني واحده من خريجين علم الكمبيوتر النساء الاقلاء في كليتي | 
| Gitmemiz gereken yer orası, orası hoş ve ılık - burada olmaktan iyidir. | Open Subtitles | هذا مايجب أن نذهب اليه لأنه لطيف ودافئ هناك بدلا من التواجد هنا | 
| Burada olmaktan ve sizinle sevdiğim bir konuyu konuşmaktan çok mutluyum : güzellik. | TED | سعيد لوجودي هنا و لأتحدث عن موضوع عزيز على قلبي، وهو الجمال. | 
| Bütün gün doğruları söylemeye başlamak Sophie Devereaux olmaktan vazgeçmek demek. | Open Subtitles | انا اقول الحقيقة طوال اليوم انا اتوقف عن كونى صوفى ديفرو | 
| Neredeyse farkında olmadan, bir pazar ekonomisine sahip olmaktan bir piyasa toplumu olmaya sürüklendik | TED | لقد جنحنا تقريباً بدون أن ندرك من كون لدينا إقتصاد سوق حر الى كوننا نصبح مجتمعات أسواق. | 
| Ayrıyken onu hayal edeceğim... ve onunla olmaktan daha da keyf alacağım. | Open Subtitles | سأحلم به أثناء افتراقنا وسأستمتع بوجودي معه أكثر وأكثر | 
| Bowling'de özenti oyuncu olmaktan sıkıldım. Gerçek bir oyuncu olmak istiyorum. | Open Subtitles | تعبت من رغبتي لأكون في فريق ببطولة البولنغ ، أريد أن أكون كذلك | 
| Ve şu an benim kızım olmaktan gurur duymasan da | Open Subtitles | ..وحتى لو أنكِ الآن لا تشعرين بالفخر ..من كونكِ ابنتي | 
| Ve kötülük hanedanlığının başı olmaktan çok hoşlanacağına eminim. | Open Subtitles | . و أنا متأكدة أنك ستستمتع بكونك رأس الشر |