| Onu almam lâzım. O benim uğurlu şapkam. Onsuz hiç uçmadım. | Open Subtitles | يجب أن أرتديها، إنها تجلب لي الحظ لا أسافر أبداً بدونها | 
| Onu almam lazım. O benim uğurlu şapkam. Onsuz hiç uçmadım. | Open Subtitles | يجب أن أرتديها، إنها تجلب لي الحظ لا أسافر أبداً بدونها | 
| Öyle görünüyor ki madam, Bayan Forster da Onsuz yapamıyor. | Open Subtitles | حسنا، سيدتي، يظهر ان السيدة فورستر لا يمكنها العيش بدونها. | 
| Ondan nefret edenler dahi Onsuz bir gelecek hayal edemiyorlardı. | Open Subtitles | حتى أولئك الذين بغضوه لا يستطيعون تصور مستقبل من دونه | 
| Onsuz, 23. tümendeki her asker için görevler çok daha tehlikeli. | Open Subtitles | من دونه ، المهمة أكثر خطورة على كل جندي بالـ 23 | 
| Başka bir kadına âşık oldum ve Onsuz yaşayamam. | Open Subtitles | أنني قد وقعت في حب إمرأة أخرى ولا أستطيع العيش من دونها. | 
| Şu kadarını söyleyebilirim ki, Onsuz ben bu işi yapamazdım. | Open Subtitles | يكفي القول , انني لم أكن لأقوم بهذا العمل بدونها | 
| İnsanların da enerjiye ihtiyacı var ve Onsuz hayatta kalamazlar. | Open Subtitles | إن البشر يعتمدون علي الطاقة أيضاً ولا يمكننا العيش بدونها | 
| Yani muhtemelen kadın, adamın cinayetlere Onsuz devam ettiğinden habersiz. | Open Subtitles | اذا هى على الاغلب غير مدركة انه استمر بالقتل بدونها | 
| Ona fazla bel bağladığını, hatta Onsuz yaşayamayacağını düşündüğünü biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم بأنه يعتمد عليها ويشعر بأنه لا يقوى العيش بدونها | 
| Okyanusun önemli olmadığını düşünüyorsanız, dünyayı bir de Onsuz hayal edin. | TED | اذا كنت تعتقد أن المحيطات ليست مهمة، تخيل الأرض بدونها. | 
| Ne onunla yaşabiliriz, ne de Onsuz. | TED | لا يمكننا أن نعيش بدونها; لا يمكننا أن نعيش بدونها. | 
| Muhafız çocuk bir kadına aşıktı Onsuz yaşayamayacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | إن الفتى من الحرس قد أحب امرأة لقد شعر أنه لن يمكنه الحياة بدونها هل أكون أنا الملام لذلك ؟ | 
| Bir kadını sevdiğinizde, Onsuz asla yaşayamayacağınızı düşünürsünüz. | Open Subtitles | عندما تُحِب إمرأة, تعتقد أنه لا يمكنك العيش بدونها | 
| Evet, Onsuz ne yapardık bilemiyorum. | Open Subtitles | نعم، أنا فقط لا أَعْرفُ كَمْ تَقدّمنَا أبداً بدونها. | 
| Asil Majesteleri Onsuz olamıyor. | Open Subtitles | أعرف ذلك, سيدى. جلالتك العظيمة لا تكون بدونها | 
| Bana sorarsan, Carlos'un ailesi Onsuz çok daha iyi olacaktır. | Open Subtitles | رأيي هو ان أسرة كارلوس ستكون أفضل حالا من دونه | 
| O mezarında daha iyi olurken biz de Onsuz daha iyi olurduk. | Open Subtitles | انه قد يكون أفضل حالا في القبر ونحن أفضل حالا من دونه | 
| Onsuz yaşayamayacağım bir şeye: Sabah kahveme. | TED | شيء لا أستطيع العيش من دونه: كوب القهوة في الصباح. | 
| Dedim ki "Onu geri istemiyorum ki, Onsuz gayet mutluyum ben." | TED | وقلت : "لا أريده مرة أخرى ، وأنا سعيدة من دونه". | 
| Onsuz yaşamanın acısına asla dayanamam. | Open Subtitles | أنا لن أتمكن من إيقاف ألم المعيشة من دونها | 
| 'Ama sen o gün hayatı öldürdüysen ben de aşkı öldürdüm... '... ve ben de Onsuz yaşamalıyım.' | Open Subtitles | ولكن أذا قتلت الحياة في ذلك اليوم أذن، أنا قتلت الحب والأن يجب علي العيش بدونة | 
| Evi çok iyi idare ediyor. Onsuz ne yaparız bilmem. | Open Subtitles | إنه يقوم بعمل رائع و لا أدري ماذا نفعل بدونه | 
| "Onsuz yaşayamayacağın, çılgınca duygu" tembihleri.. | Open Subtitles | كل هذه الطرق ليكون المرء سعيداً للغاية ولا معنى للحياة بدونهم كل هذه الطاقة التى تبعثها | 
| Onsuz yaşayamayacağımı düşünüyordum ama artık yapabileceğimi biliyorum. | Open Subtitles | وحسبتُ إنّني لن أعيش بدونهِ ولكن الآن أيقنتُ بأنّني أستطيع | 
| Grup davasız Onsuz var olmaz. Masada bir yeri hak ediyor. | Open Subtitles | تصنيف القضية لم يكن ليوجد لولاه هو يستحق مقعد على الطاولة | 
| Onsuz da ondan boşanabilmem lazım. | Open Subtitles | صحيح؟ يجب ان اكون قادر ان احصل على الطلاق من غيره. | 
| Araştırmama yardımda bulunan tatlı bir adamdı o ve Onsuz bunu asla başaramazdım. | Open Subtitles | رجل لطيف ساعدني في التحقيق وبدونه لما إستطعت تحقيقه |