| Sen dudak parlatıcı alabiliyorsun ben neden bunları alamıyorum? | Open Subtitles | كيف يمكن لك أن تشتري ملمع شفاه في حين لا يمكنني شراء هذه الأشياء ؟ |
| Ağzımı çok kaygan gösterdiğini söylediğin için parlatıcı sürmeyi bile bıraktım. | Open Subtitles | حتى اننى توقفت عن وضع ملمع الشفاه لأنك قلت قلت انه يجعل فمى فاسق جدا |
| Bu suda diş parlatıcı var, bu da dişini daha güçlü yapıyor ve ağzında parti başlatıyor. | Open Subtitles | هذا الماء يحتوي على ملمع اسنان وسيجعل اسنانك اقوى و سيبدأ حفلة بأسنانك |
| Karaborsadan dudak parlatıcı bile temin edebiliyorsun. | Open Subtitles | هناك سوق سوداء في بريق تلك الشفاه. |
| parlatıcı mı bu? | Open Subtitles | هل هذا بريق لامع ؟ |
| Daha fazla dudak parlatıcı süremezsin prenses. | Open Subtitles | يمكنك فقط ان تضعى بعض اللمعان للشفاه ايتها الاميرة |
| At binicisinin elinde neden parlatıcı olur ki? | Open Subtitles | لماذا راكب حصان قد يكون هناك لمعة على يديه |
| Akağaç şuruplu, dudak parlatıcı. | Open Subtitles | ملمع الشفاه برائحه "عصيرِ القيقبِ". عصيرِ القيقبِ هو عصيرِ سكري له** رائحه جميلة يخرج من شجر القيقب فى كندا |
| Hey, anne. Bende parlatıcı sürebilir miyim? | Open Subtitles | أمي هل يمكنني أن أضع ملمع شفاة ؟ |
| Çünkü kadının göğsüne parlatıcı sürdüm. | Open Subtitles | لأنني وضعت ملمع الجسم بين ثدييها |
| Çok yanlış bir parlatıcı kullanmışım. | Open Subtitles | وضعتُ ملمع شفاه غير مناسب على الإطلاق |
| Dudaklarındaki parlatıcı mı? | Open Subtitles | هل هذا ملمع على شفتيك |
| parlatıcı, bilirsin, çatlak dudakları gizler... sen... | Open Subtitles | كما تعرفين ... ملمع يمنع تشقق الشفاه |
| Öyleyiz. Dudak parlatıcı. | Open Subtitles | نحن كذلك ملمع الشفاه |
| Gün vakti, Andy Dwyer, ayakkabı parlatıcı. | Open Subtitles | لا، لا نفعل ذلك. في النهار (أندي دواير) ملمع الأحذية |
| Evet, benim Ashley ile tanışmam senin yüzüne dudak parlatıcı bulaşmasına neden olmuş. | Open Subtitles | نعم ، حسناً ، مقابلتي لـ(آشلي) قد لطخت بريق الشفاه في جميع أنحاء وجهكِ |
| Bryn'in otopsisinde de parlatıcı bulmuştuk. | Open Subtitles | وجدنا بريق في تشريح جثة براين |
| Çünkü dudaklarıma parlatıcı sürerim, kırmızı parlatıcı. | Open Subtitles | لأني كنت اود ان اضع اللمعان على شفتاي - لمعان أحمر علي - |
| O parlatıcı sana yakışıyor. | Open Subtitles | ذلك اللمعان يواتيك |
| Ağrısını dindirmek için ilaçlar güzel görünmesi için parlatıcı sürmek. | Open Subtitles | خدرت الامه بالمخدرات وضعت لمعة على انفه لتجعله يبرق |