| Bayıltıcı sıcağı unutturmak için harlı bir ateşten iyisi yoktur. | Open Subtitles | لا شئ مثل نار صاخبة للحفاظ على الحرارة قوية جدا |
| Tabi ki bu sıcağı çok anormal bulan birisi... bunu üstlerine rapor etmelidir. | Open Subtitles | بالنسبة للأشخاص اللذين لا يرتاحون مع هذه الحرارة يجب أن يبلغوا عن ذلك |
| O uzun boyun ve uzun kuyruk hayvanın sıcağı çevresine yaymasına yardım ediyor, pasif şekilde sıcaklığı kontrol ediyor. | TED | العنق والذيل الطويلان يقومان بإطلاق الحرارة في محيط تواجده، للتحكم في درجة حرارته. |
| Yazın sıcağı, hayatındaki resmiyetin yarısı kadar bile bunaltıcı değildi. | Open Subtitles | حرارة الصيف لم تكن خانقة كا شكــل حياتها |
| Yazın sıcağı ılık ılık vururken tüm yaşananların yakında sona ermesini ümit ederdik. | Open Subtitles | في حرارة ذلك الصيف كان لازال الأمل موجود كان سينتهي قريباً |
| Siber zorbalık sıcağı sıcağına insan... yumruklamanın yerini aldı. | Open Subtitles | والمتنمرون على الشبكة قد سلبونا الدفء البشري للضرب |
| Ben sıcağı mı daha çok severim, soğuğu mu? | Open Subtitles | أأنا رجل يحب الطقس الدافئ أم البارد؟ |
| Çünkü şimdi sana asıl sıcağı göstereceğim. | Open Subtitles | الأن سأريك الحراره |
| Tabii ki burada soğuğu veya sıcağı hissetmezsiniz -- yalnızca olasılıkları görürsünüz. | TED | بالتأكيد، هنا لاتشعرون بالبرودة، أو الحرارة إنكم فقط ترون الاحتمالات |
| Sanırım o beyaz boyayla aynı sebepten. sıcağı biraz da olsa engelliyor. | Open Subtitles | أفترض بأنه مثل الطلاء الأبيض لتقليل الحرارة |
| Doktor sıcağı yasakladı. Bu yüzden gölgede oturuyorum. | Open Subtitles | الطبيب قال أن الحرارة مضرة بي و يجب علي تجنبها و هذا هو سبب جلوسي في الظلال |
| Gömlek, kravat, süveter, süet ceket var ve sıcağı içimde tutuyor. | Open Subtitles | أنا أرتدي قميص وربطة عنق وسترة ومعطف من الجلد يحبسون جميع الحرارة |
| Tropik güneşi altında, bir cehennem sıcağı var. | Open Subtitles | إنهم مُعرضين لأشعة الشمس الإستوائية، ذات الحرارة الملتهبة |
| sıcağı kaldıramazsan mutfaktan çıkarsın. | Open Subtitles | اذا لم تستطع تحمل الحرارة اخرج من المطبخ. |
| Bikram daha fazla esneme için sıcağı kullanır. | Open Subtitles | بيكرم يستخدم الحرارة للامتداد الاعمق 352 00: 13: 46,621 |
| Marslılar gerçekten sıcağı kaldıramıyor. - Hayır, ancak dikkat et. | Open Subtitles | هؤلاء المريخيين لا يستطيعون حقاً تحمل الحرارة. |
| Sanki Alabama sıcağı. | Open Subtitles | الحرارة هنا مثلما هو الحال في ولاية ألاباما. |
| Yaz sıcağı, bir kız, bir oğlan | Open Subtitles | حرارة الصيفية وولد وبنت يَجتمعانِ |
| Sebep sadece New York'un yaz sıcağı değil. İyi hissetmeyince hava da ağırlaşır. | Open Subtitles | ، إنها ليست حرارة صيف "نيويورك" وحسب تزداد كثافة الهواء عندما يكون هناك شيء في الموضوع |
| Çöl sıcağı şiddetli gelmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أن حرارة الصحراء كانت قاسية |
| Belki sıcağı görünce şakımaya başlar. | Open Subtitles | ربما ستبدأ بالغناء عند بداية الدفء |
| Ben sıcağı mı daha çok severim, soğuğu mu? | Open Subtitles | أأنا رجل يحب الطقس الدافئ أم البارد؟ |
| Canım, sıcağı açtın galiba. | Open Subtitles | عزيزي أعتقد أن ذلك هو الحراره |