| Asla oraya giremeyeceksin. sakladıkları yere girilemez. | Open Subtitles | لا يهمّ، لأنّك لن تتمكّن مطلقاً من الدخول، ليس للمكان الذي يحتفظون به |
| Onları sakladıkları oda güvenlik kamerasıyla dolu. | Open Subtitles | الغرفة حيثُ يحتفظون بها ممتلئة بالكاميرات الأمنية |
| Ve sakladıkları ortak gizli sırları var. | Open Subtitles | تصرفات غريبة.. لكنها لم تعد تظهر و كأنهم يخفون سراً ما |
| Her zaman benden sakladıkları bir şeyler olduğunu biliyordum. Alma Carter kim? | Open Subtitles | علمت دائماَ بأنهم يخفون عني شيئاَ |
| Olaylara karışmadan uzaktan seyredip, insanların çevrelerinden sakladıkları yanlarını görebiliyorum. | Open Subtitles | استطيع ان اكون ذبابه على الحائط واستطيع ان ارى الجانب من البشر الذى يخفونه عن العالم |
| sakladıkları sır bu kadar önemliyse onları rahat bıraksak daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | لو كان السر الذي يخفونه بهذا الأهمية، ربما يكون شيء علينا تركه |
| Silahları sakladıkları sığınakın yakınına bir yakıt tankeri yanaştı. | Open Subtitles | لقد توقفت شاحنة وقود للتو بجانب المستودع حيث يخزنون الأسلحة |
| Arkanda iz bırakmadan sakladıkları evi bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | أجل، أريدك أن تجد البيت الآمن حيث يحتفظون به و غطِّ آثاراك |
| İncil 70. katta, yüksek öneme sahip ürünleri sakladıkları 6 odadan birinde tutulacak. | Open Subtitles | الإنجيل سيكون موجودًا في الطابق السبعين في واحد من ست غرف آمنة حيث يحتفظون بالأشياء عالية القيمة |
| Tüm hazinelerini ormanda sakladıkları söylenir. | Open Subtitles | يقال أنهم يحتفظون بجميع كنوزهم هناك في تلك الغابة. |
| Orada sakladıkları tüm eserleri görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريـُـد أن أرى كل اللوحات الفنية الذي يحتفظون بها هنا |
| Bu heriflerin her zaman sakladıkları bir şey olur. | Open Subtitles | إنه كريم، دائماً ما يخفون أشياء |
| sakladıkları bir şey veya... | Open Subtitles | إما لأنهم يخفون شيئاً ما |
| Bizden bir şeyler sakladıkları her hallerinden belliydi. | Open Subtitles | من الواضح أنهم يخفون شيئا ما. |
| Benden sakladıkları bir şey mi var? | Open Subtitles | هل يخفون شيئاً عني؟ |
| Bu tesisleri gezersek bahse varım sakladıkları şeyi öğreniriz. | Open Subtitles | لنقم بزيارة تلك المواقع. وأراهن بأننا سنجد ما الذي يخفونه. |
| Polise gitmeyecekler çünkü sakladıkları şeyler var. | Open Subtitles | لن يذهبوا للشرطة لأن عندهم ما يخفونه |
| sakladıkları bir şey var. | Open Subtitles | و يحاولون التحكم في الشيء الذي يخفونه |
| sakladıkları tanık oymuş. | Open Subtitles | إنه الشاهد الذي يخفونه. |
| İşin ilginci, burası çalıntı hapları sakladıkları yer. | Open Subtitles | الاحتمالات تقول، أن هذا حيث يخزنون حبوبهم المسروقة |