| Ben de ayaklarını biraz dinlendirmenin Sana iyi geleceğini düşündüm. | Open Subtitles | حسنا، كما تعلمين هذا دفعني للتفكير. ان استرخاء أقدامك، سيكون جيد لك. |
| Evet, kahve, içine içki de katıldı. İsveç konyağı. Sana iyi gelir. | Open Subtitles | نعم قهوة ومشروب البراندي السويدي جيدة لك |
| Miyamoto Musashi, en iyi kılıç ustası, Sana iyi bir öğretmen olacaktır. | Open Subtitles | مياموتو موساشي، أفضل مبارز على الاطلاق، سيكون معلّماً جيداً لك |
| Glee kulübü aktivitelerinin Sana iyi geldiğini de biliyorum. | Open Subtitles | واعلم ان ذلك جيدا لك ان تكون بالخارج هناك مع كل اشياء نادي الغناء |
| Ve şimdi aileme gidiyorum. İzninle. Sana iyi şanslar. | Open Subtitles | أنا سأكون مع عائلتي، أعذرني حظاً موفقاً لك |
| Uzak olman gerek zaten. Kopenhag Sana iyi gelmiyor. | Open Subtitles | عليك البقاء بعيدًا كوبنهاغن ليست مناسبة لك |
| Sana iyi gelecektir. | Open Subtitles | هو مفيد لك هناك كولوستيرول في نبيذي |
| Sana iyi görünen bir saklanma yeri düşmana da öyle görünecektir. | Open Subtitles | الإختفاء جيد لك وكذلك جيد للعدو |
| Sana iyi gelmez ama güzeldir. | Open Subtitles | انه ليس جيد لك و لكنه جيد جداً |
| Bu Sana iyi gelir, korkunç hastane yemekleri gibi değildir. | Open Subtitles | هذا جيد لك وليس طعام المستشفى الردئ |
| Sana iyi bir eş olmak benim tek arzumdur. | Open Subtitles | أن أكون زوجة جيدة لك هي رغبتي الوحيدة |
| Yok, bu çikolata. Sana iyi gelir. | Open Subtitles | إنها الشوكولاته جيدة لك جربيها |
| Bence bu okul Sana iyi gelecek. | Open Subtitles | أظن بأن هذه المدرسة ستكون جيدة لك. |
| Sadece "Paris'e gel, Sana iyi gelir." yazıyordu. | Open Subtitles | :وكل ماقالت فيه تعالي إلى باريس، وسيكون جيداً لك |
| Bak, şansım varken Sana iyi davranmadım ama bu senin değil, benim taşımam gereken bir yük. | Open Subtitles | مهلا، مهلا، مهلا أنظري، انا لم أكن جيدا لك عندما أتيحت لي الفرصة ولكن هذا عبئي لتحمله |
| Sana "iyi şanslar" derdim ama şansa ihtiyacın yok. | Open Subtitles | كنت سأتمنى لك حظاً موفقاً يوم السبت، لكنك لست بحاجة إليه. |
| O Sana iyi gelmiyor.Haline bak. | Open Subtitles | انها ليست مناسبة لك. انظر الى نفسك. |
| Sana iyi gelecektir. | Open Subtitles | هو مفيد لك هناك كولوستيرول في نبيذي |
| Başka birini bulmanda Sana iyi şanslar, bu salak işe o katlansın, bayım. | Open Subtitles | حسناً حظاً سعيداً لك بإيجاد من يقبل بهذا العمل الغبي يا سيد |
| Bu yılın, tüyler ürpertici kol yakalama yarışmasında Sana iyi şanslar, Mary. | Open Subtitles | حظ سعيد لك في مسابقة مسك الذراع المخيفة هذة السنة |
| Sana iyi bir şekilde bakamayacağım diye ödüm kopuyor. | Open Subtitles | أنا مذعور وحسب أنني لن أكون قادراً على الإعتناء بك جيداً |
| Şiddete meyilli bir insan değilimdir ama umarım onun canını yakarlar. Sana iyi günler. | Open Subtitles | ولستُ شخصاً عنيفاً، ولكني آمل أن يؤذوه، طاب يومك |
| Arkamda 1 saat kalçalarımı izleyen birini istemiyorum Sana iyi akşamlar. | Open Subtitles | لم اصادف ان تابعنى احد لنصف ساعة لذلك ساقول طابت ليلتك |
| Ardından cipe atlayıp şehre geri dönebilirsin bu sayede ihtiyacımız olan yiyeceği alabilirsin, biz de Sana iyi bir ödeme yaparız. | Open Subtitles | تستطيع القيادة جيئةً و ذهـاباً إلى المدينه بسيارتك... تستطيع شـراء الطعـام الذي نحتاجه... و سندفـع لك جيداً. |
| Arada bir o küçük evden çıkmak Sana iyi gelir. | Open Subtitles | من الجيد لك أنّك خرجت من منزلك ذلك كل حين |
| Keşke Sana iyi haberlerim olsaydı. | Open Subtitles | حسنٌ، أتمنّى لو كنت أملك أخبارًا سارة لك |