| Bir kaç saat evvel bu kadar mesafe alacağımızı sanmıyordum. | Open Subtitles | منذ بضع ساعات، لم أعتقد أننا سنصل إلى هذا الحد. |
| Sen küçülüp normal insan boyutlarına inene kadar bunun sana olacağını sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أعتقد بأنّ هذه ستلائمك إلا إذا عُدت لحجمك الطبيعي يا صاح. |
| Bunun mümkün olduğunu sanmıyordum. Ama ağzın giderek şapkandan bile büyük oluyor. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد ان هذا ممكن, و لكن فمك أكبر من قُبعتك. |
| O gün sağ kalacağımı hiç sanmıyordum. Ondan sonraki günler de öyle. | Open Subtitles | لم أتوقع قط أن أنجو من يوم الإجتياح ناهيك عن المرحلة التالية |
| Bunu yapabileceğimi sanmıyordum. | Open Subtitles | قلت له: أنني لا أظن أنني قادر على فعل ذلك |
| Yerleşik hayata geçmek için hazır olduğumu sanmıyordum ama şu taşın boyutuna bakın! | Open Subtitles | يا إلهي، لم أظن أبداً أنني مستعدة للاستقرار انظروا لحجم هذا الحجر الكريم |
| Dürüst olmak gerekirse, böyle bir şeyi hayatım boyunca görebileceğimi sanmıyordum. | Open Subtitles | صراحة لم أكن أتوقع أن أرى شيئا مثل هذا في حياتي |
| - Konuşurken dinlediğini hiç sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن أنك تصغي حينما أتحدث عن هذا الأمر حقًا, أنا أصغي |
| Sırf gülümsemeni görmek için şık bir makyaj yapacağımı sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أكن أظن انني سأضع مكياجا فاخرا فقط لأراك تبتسم |
| Bu kelimeyi senden duyacağımı hiç sanmıyordum Craig. | Open Subtitles | لم أعتقد أني سأعيش لكي أسمعك تقول هذه الكلمة |
| Benim hiç param yok. - Olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | لا أملك مالاً لهذا ــ لم أعتقد أنك تملك مالاً |
| - Olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | لا أملك مالاً لهذا ــ لم أعتقد أنك تملك مالاً |
| İçinde bunun olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | كبير الطيور، وديبرا. لم أكن أعتقد كان لديك في يا. |
| Her şeyin, bilgisayarınıza gönderilmesini istediğinizi sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أنك تريد كل شيء أن يكون على نظامك |
| Bu ormanda gümüş gözlü cadıyla karşılaşabileceğimizi hiç sanmıyordum fena bir parça da değilmiş hani. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أننا سنقابل ساحرة ذات عيون فضية هنا ؟ مع ذلك , إنها إمراة جميلة |
| Beni, Limuzin ile bir iş için çağıracağını hiç sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أتوقع منك أن تتصل بي من أجل توصيلة بالليموزين |
| Gerçek şu ki, ilk randevuda bunun olacağını sanmıyordum. Yani aklıma... | Open Subtitles | في الحقيقة، لم أتوقع أن يحدث بيننا شيءٌ في أول موعدٍ لنا |
| Eşim Delle ve bana aşıladığı inanç olmasaydı bunun üstesinden gelebileceğimi sanmıyordum. | Open Subtitles | لولا الإيمان الذي زرعتهُ زوجتي بي لا أظن أنني كنتُ لأتمكن من الصمود |
| O şey içeri girene kadar dışarıdan buraya özgürce girilebileceğini sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن إنه يُشكل منفذ طليق من الخارج للمرور إلى هُنا. |
| Yemin ederim, senin bu kadar çabuk ayağa kalkacağını sanmıyordum. | Open Subtitles | أقسم أنني لم أكن أتوقع أن أراك تتجول بسرعة هكذا |
| Orada olduğumu bildiğini bile sanmıyordum ben. | Open Subtitles | لم أظن أنك حتى عرفتِ أنني هناك |
| İnsanların onun için üzülmesine sebep oldunuz. Bunun olabileceğini hiç sanmıyordum. | Open Subtitles | لقد جعلت الناس يشعرون بالأسف من أجله لم أكن أظن أن هذا ممكن |
| İtiraf etmeliyim ki Doktor, etkilendim. Başaracağınızı hiç sanmıyordum. | Open Subtitles | أنا كنت معجب بكِ و لم أعتقد أنكِ ستفعليها ولكنك فعلتيها |
| Sizi tekrar göreceğimi sanmıyordum. | Open Subtitles | حسناً, لم اعتقد انني سأراكم مرة أخرى يا شباب؟ |
| Seni tanıyana dek kimseyle yakınlaşabileceğimi sanmıyordum. | Open Subtitles | حتى إذا لم أفكر مطلقا أن أتقرب إلى شخص أخر فى بعض الأحيان |
| Altıncı sınıftan mezun olduktan sonra bunu bir daha söyleyeceğimi sanmıyordum ama sütyen araştırmamız tamamlandı. | Open Subtitles | حسناً، لمْ أعتقد قط أنّي سأقول هذا بعد تخرّجي من الصفّ السادس، لكن صدرت أبحاثنا للصدريّة. |
| Bu ne sürpriz. Burada olacağını sanmıyordum. | Open Subtitles | يالها من مفاجأة لم اتوقع قدومك هنا |
| Makaleyi okuma zahmetine girmedim. Haklı çıkacağını sanmıyordum. | Open Subtitles | حسناً انا لم اهمل وقتي في قراءة المقال لم اعتقد ان الصورة اعطتك حقك |