| Her sabah arkadaşım Jonathan New York'taki aynı sokak satıcısından bir gazete alıyor. | TED | كل صباحٍ، صديقي جوناثان يشتري صحيفةً من تاجر الشارع نفسه في نيويورك |
| Ne zaman bir ajanın bir kokain satıcısından rüşvet aldığından şüphelenilse onu görevden alıp kontrol ederiz. | Open Subtitles | فى اى يوقت تاجر مخدرات يشك انه رشىء عميل |
| Reese Feldman pis bir uyuşturucu satıcısından başka bir şey değil. | Open Subtitles | ريس فيلدمان ليس أكثر من تاجر مخدّرات كبير حقيقي |
| Köşedeki sokak satıcısından. Ayrıca tişört ve anahtarlıklar da var. | Open Subtitles | بائع الشارع عند الركن، يأتي أيضاً على القميص وعلى سلاسل المفاتيح |
| Sen bir mobilya satıcısından çok daha fazlasısın, Don. | Open Subtitles | أنت أكثر من ذلك بكثير من مجرد بائع أثاث، الدون. |
| Kendall size hiç Felix Bana adında... bir uyuşturucu satıcısından söz etmiş miydi? | Open Subtitles | هل ذكرت لك كندال قط مروج مخدرات اسمه فيلكس بانا؟ أوكي.. |
| Şu kadarını söyleyebilirim ki sıradan bir uyuşturucu satıcısından fazlası değil. | Open Subtitles | إنه تقريباً تاجر المخدرات الحثالة الطبيعي |
| Nefret edilesi serseri bir uyuşturucu satıcısından tek sefer aldım. | Open Subtitles | قانون الحياة يُـمَـكِـنُـكَ من التعامل المكروه و البغيض مع تاجر المخدرات لمره واحده فقط |
| Klinik sahibinin bize söylediği uyuşturucu satıcısından ne haber? | Open Subtitles | في بضع ساعات. ماذا عن تاجر مخدرات العيادة مدير التشغيل على ؟ |
| Bu para, kendisini korumak amacıyla bir uyuşturucu satıcısından gelmiştir. | Open Subtitles | إنه مال مستمد من تاجر مخدرات يحاول حماية موظفيه |
| Staz Ağı'nın bombalamanızdan bir hafta sonra onu bir silah satıcısından bir kamyon dolusu silah alırken gördüm. | Open Subtitles | بعد حوالي أسبوع من يا رفاق قصف أن صافي القاطع، رأيته شراء شحنة أسلحة من تاجر سلاح. |
| Onu bir silah satıcısından bir kamyon dolusu silah alırken gördüm. | Open Subtitles | رأيته يشتري حمولة شاحنة من الأسلحة من تاجر سلاح. |
| Babam, bir uyuşturucu satıcısından rüşvet almayı reddettiği zaman kafasına bir kurşun sıkılmış halde bulundu. | Open Subtitles | عندما رفض أبي تلقي الرشاوي قام تاجر مُخدرات بإطلاق النار عليه |
| Buna cevap vermeden önce Bayan Queen'in satıcısından yeminli ifade aldığımı belirtmek isterim. | Open Subtitles | وقبل أن تجيب على ذلك، يجب أن نعرف أن أنا يملك شهادة خطية موقعة من تاجر السيدة الملكة هنا. |
| Bir meth satıcısından rüşvet aldığı için hapse gitti. | Open Subtitles | ذهب إلى السجن لأنه أخذ رشوة من تاجر الميثافيتامين |
| Harlem'in en büyük uyuşturucu satıcısından para aldın. | Open Subtitles | أنت تأخذ المال من من أكبر تاجر في هارلم... |
| Bak, eğer şimdi beni kovarsan gidip bir uyuşturucu satıcısından kokain almayacağıma söz veremem. | Open Subtitles | أنظر ، إن قمت بطردي الآن لا أضمن لك أني لن أذهب مباشرة إلى بائع مخدرات واشتري منه بعضها |
| Bencil sokak faresi Bunu bir sokak satıcısından çaldı | Open Subtitles | مجرّد مشرّد أنانيّ سرقتها مِنْ بائع متجوّل |
| Az önce dünyanın en şişman gübre satıcısından yeni bir pislik satın aldın. | Open Subtitles | أنت فقط إشتريتَ الحمل الآخر للفضلاتِ... ... مِنْالعالمِأسمنِ بائع مخصّبِ. |
| Az önce dünyanın en şişman gübre satıcısından yeni bir pislik satın aldın. | Open Subtitles | ...انت كمن يشترى كومة نفايات من بائع الخردة الاغبى في العالم... |
| Onu bir uyuşturucu satıcısından kurtardın, sonra biri onu havaya uçurmaya kalktı. | Open Subtitles | أنت بالكاد أنقذتها من مروج مخدرات في حين أنّ هناك من حاول تفجيرها. |
| O da uyuşturucu satıcısından kurtulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لكنّه أراد إبعاد تاجره. |