| Günün 23 saatini uyuyarak geçiriyor. Ve olanlar için kendini suçluyor. | Open Subtitles | إنه ينام 23 ساعة يوميا وهو يلوم نفسه على كل شيء |
| Lord hazretleri, Leydi Mary'yle ilgili dedikodular için Bay Napier'ı suçluyor. | Open Subtitles | سيادة اللورد يلوم السيد نابير على الشائعات التي تتناول الليدي ماري |
| Ebeveynini kaybeden çocuklarla aynı şeyi yaşıyor. Biraz kendini suçluyor. | Open Subtitles | لديها علامات الطفل الذي بلا والدين و تلوم بنفسها قليلاً |
| Şimdi çok sinirli ve anlaşılan olanlardan ötürü beni suçluyor. | Open Subtitles | أصبح الان حاد الطبع ويبدو انه يلومني على كل ما حدث |
| Evet, beni suçluyor çünkü, o gece, evde değildim. | Open Subtitles | إنها تلومني لأنّني لم أكن هناك في تلك الليلة |
| Eften püften karakterlerini değil de yapılan promosyonu suçluyor olabilir. | Open Subtitles | ربما هو يلقي اللوم على التسويق بدلاً من ضعف شخصياته |
| Bayan Quested, Dr. Aziz'i tecavüze teşebbüsle mi suçluyor? | Open Subtitles | الآنسة كويستد تتهم الدكتور عزيز بمحاولة إغتصابها؟ |
| Bizi kazananlar ve kaybedenler olarak ayırıyor ve sonra da şanssızlıkları için kaybedenleri suçluyor. | TED | نموذج يصنفنا كرابحين وخاسرين، ومن ثم يلوم الخاسرين على سوء حظهم. |
| Kendini suçluyor. Geri dönmeye hazır olmadığını tahmin etmesi gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | إنه يلوم نفسه بشدّة وكأنه كان يجب أن يعرف بأنها لم تكن مستعدة للعودة |
| Günde 23 saat uyuyor. Her şey için kendini suçluyor. | Open Subtitles | إنه ينام 23 ساعة يوميا وهو يلوم نفسه على كل شيء |
| İçinden geçtiği bu durumda her şey için kendini suçluyor ve bunun nasıl bir duygu olduğunu bilirim. | Open Subtitles | إنه يلوم نفسه على كل ما يمر به وأنا أعرف هذا الشعور |
| O çok öfkeli konuşmak, her şey için Naboo'yu suçluyor. | Open Subtitles | لقد اعطاني احاديث نارية يلوم نابو على كل شئ |
| - Pek... - Pek iyi değil. Kendini suçluyor. | Open Subtitles | أنها لا تتقبّل الموضوع بشكل جيد أنها تلوم نفسها |
| Kendi hataları için herkesi suçluyor. Şimdi bu benim hatam. | Open Subtitles | إنّها تلوم الآخرين على ذلاّتها، الآن بات الأمر خطأي. |
| Birini kaybetmiş olabilir ve bunun için birini suçluyor olabilir. | Open Subtitles | قد تكون عانت خسارة بنفسها و هى تلوم شخص ما على هذا |
| Çünkü o gün olanlar için beni suçluyor. Anneni çaldığım için beni suçluyor. Ama iyi olacaktır. | Open Subtitles | لأنهُ يلومني على ما حد ذلك اليوم يلومني على سلبهُ أمكِ، سيكون بخير رغم ذلك. |
| Savannah muhtemelen beni suçlar. Çocuklarım beni her şeyde suçluyor. | Open Subtitles | سافانا غالبا تلومني اولادي يلومنني على كل شيء |
| Tam tersine yanlış giden her şey için beni suçluyor. | Open Subtitles | اضافة الى القاء اللوم علي لكل شيئ يسير بشكل خاطئ |
| Suffolk eyalet polisi, 23 yaşındaki Ronald DeFeo Jr.'ı suçluyor. | Open Subtitles | شرطه المقاطعه تتهم أبن الـ23 عاماً -رونالد ديفايو - الأبن |
| Chad'in ölümü için seni suçluyor ve bunu bizi birbirimizden uzak tutmak için kullanıyor. | Open Subtitles | لا يسمح لكما برؤية بعضكما الآن انها تلومك على موت تشاد وهي تستخدمه لابقائي بعيدة عن جوش |
| - Adam aklını kaçırmış, Amiralim. - Sizi karısının ölümüyle suçluyor. | Open Subtitles | أنه جن تماماً يا أدميرال، إنه يلومك على وفاة زوجته |
| - Beni paronayak olmakla suçluyor. | Open Subtitles | هاه. هذا هو المكان الذي كان يتهمني يجري بجنون العظمة. |
| Bende yanlış olan her şey için seni suçluyor. | Open Subtitles | و هو يلقى على عاتقك باللوم فى كل ما يحدث لى |
| Ne zaman sevişmek istemesem, beni eş cinsel olmakla suçluyor. | Open Subtitles | وعندما أرفض ممارسة الجنس معها تتهمني بأنني شخص شاذ |
| Dr. Kearns, Ford Motor Şirketi'ni kendisine ait olan beş patenti ihlal etmekle suçluyor. | Open Subtitles | الدكتور ، كيرنس ، يتهم شركة ، فـورد للسيارات بأنتهاك براءة اختراعه |
| Ve bizi suçluyor, sadık Birkebeinerneler'i, o daha doğmadan önce Norveç krallarına hizmet eden bizleri. | Open Subtitles | ثمّ يتهمنا نحنُ المقرّبون وهو الذي كسبوه ملوك النرويج منذ زمن |
| Denedik, ama... babana olanlardan dolayı bizi suçluyor olmalı. | Open Subtitles | حاولنا ولكن لابد أنه كان يلومنا لما حدث لأبيك |
| Kadınlar çoğu zaman kendisini suçluyor. | Open Subtitles | النساء غالبا ما يلومون أنفسهم. |