| California'ya taşınmak, isim yapmak ve sonra neticede kendi işime başlamak. | Open Subtitles | الإنتقال لكاليفورنيا و بناء إسمي وبعدها أقوم بأعمالي الخاصة في النهاية |
| taşınmak hoşuma gitmiyor olabilir hoşuma giden bir şeyi varsa o da senin kendini beğenmiş suratından uzak olacağım. | Open Subtitles | وربما لا أحب الإنتقال لكن الشيء الوحيد الذي أحبه بشأن هذا هو أنني سأكون بعيدة عن وجهك الشبيه بالفأر |
| Bebek bakıcılığı sıkıntısı olan ülkenin başka bir yerine taşınmak zorunda kalırlar mıydı? | TED | هل عليهم الانتقال إلى جزء آخر من البلد حيث يوجد حصاص في الحاضنات؟ |
| Kardeş yada sevgili olsan da taşınmak riskli bir iş | Open Subtitles | أصدقاء أو عشاق الانتقال للسكن معا هي خطوة خطيرة جدا |
| Bebeğimiz olacağı için havanın sıfırın altında olduğu ve yabancılarla dolu olan bir kente taşınmak delilikmiş. | Open Subtitles | وأنه الوقت الغير مناسب جداً أن ننتقل الى منطقة باردة ومدينة مليئة بالغرباء |
| Bana sokağın karşısındaki kız eski terapistimi hatırlatıyor diye taşınmak istediğimi söyledi. | Open Subtitles | لقد قال لي أنني أنتقل لأن الفتاة التي تعيش في الجهة المقابلة تذكرني بمعالجي النفساني القديم |
| taşınmak için yardıma ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | لقد إحتاجتْ للكثير مِنْ المساعدةِ للانتقال. |
| Bir gezegenden bir diğerine taşınmak inanılmaz derecede zordur. | TED | إنه من الصعوبة بمكان الإنتقال من كوكب لآخر |
| taşınmak mı istiyorsun, taşın! Beni bunun dışında bırak. | Open Subtitles | إذا أردتى الإنتقال فأفعلى و لكن دعينى خارج هذا |
| Şimdi buradan neden taşınmak istediğimi anlıyor musunuz? | Open Subtitles | هل فهمت الآن لماذا عليّ الإنتقال من هنا؟ |
| Çünkü seni tanıyorum: buraya taşınmak isterdin. | Open Subtitles | لأنني أعرفك جيدا كنتَ لتريد الإنتقال للعيش معي |
| Florida'ya taşınmak istemiyorlardı ama 60'lı yaşlardaydılar ve bu bir kanun. | Open Subtitles | لم يريدا الإنتقال إلى هناك ولكنهما في الـ60 من العمر، وهذا هو القانون |
| Çok şakacı. Buraya bir şehirden taşınmak, zorlu olan ilk şeydir. | Open Subtitles | إنها خفيفة ظل الانتقال إلى هنا من المدينة تحدي هذا أولاَ |
| Dünya üzerinde, şu an başka bir yere temelli taşınmak istediğini söyleyen 700 milyon insan var. | TED | حول العالم هناك 700 مليون شخص يقولون انه يرغبون في الانتقال نهائيا الى مكان اخر خالا. |
| Konferans salonlarından boşluklara taşınmak zorunda kalacağız. | TED | حين يمكننا الانتقال من قاعات الدراسة الى المساحات الرقمية. |
| Vanessa küçükken çok fazla taşınmak zorunda kalmış, Doğu Yakasından Staten'a ve Bronx'a. | TED | فانيسا كان عليها الانتقال كثيرًا كطفلة، من الجانب الشرقي السفلى إلى جزيرة ستاتن إلى برونكس. |
| Utah'a taşınmak mı? Bay ve Bayan Smith olmak? | Open Subtitles | هل تريديننا أن ننتقل إلى يوتاه و نكون السيد و السيدة مايك سميث |
| Küçük bir köpekle Frederick'in yanına taşınmak zorunda kalırım artık. | Open Subtitles | ربما أشتري كلب و أنتقل للعيش مع ابني فيديريك |
| Eğer kadınlar benim için her kavga ettiğinde, taşınmak zorunda kalsaydım ömrüm paketleri açıp kapamakla geçerdi. | Open Subtitles | لو اضطررت للانتقال في كل مرة تُقاتل امرأة علي سأكون أحزم وأفرّغ للأبد |
| Çiftliklerden fabrikalara taşınmak için yüz yılımız, hizmet ekonomisi inşa etmek içinse 60 yılımız vardı. | TED | لقد استغرقنا مائة عام للإنتقال من الزراعة إلى الصناعة، و60 عامًا أخرى لبناء وتسهيل خدمات اقتصادية. |
| İşini kaybedip de ailesiyle aynı eve taşınmak zorunda kalan bir adamla ilgili. | Open Subtitles | انه حول هذا الرجل الذي فقد وظيفته وعليه ان ينتقل للعيش مع والديه |
| Kimsenin sizi tanımadığı bir yere taşınmak, gülen tek bir yüze bile bakmak zorunda olmadığınız bir yer. | TED | أن تنتقل لمكان لا يعرفك به أحد. حيث لن تجبر على رؤية وجه ضاحك واحد. |
| Buraya taşınmak onların parlak fikriydi. | Open Subtitles | لقد كانت فكرتهم اللامعة في الأنتقال إلى هنا |
| Dikkatli olmazsan yakında buraya taşınmak isteyecek. | Open Subtitles | وإذا لم تأخذ حذرك فسترغب بالإنتقال للإقامة هنا |
| Çünkü öğrenirse buraya taşınmak isteyecek, ve biz onun burada yaşamasını gerçekten istemiyoruz. | Open Subtitles | لأنها إن عَرِفت، ستنتقل اليها ولا نُريدها أن تعيش هنا |
| Şimdilik Jersey'de çalışıyorum, ama yakında Pennsylvania'ya taşınmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | أنا أشتغل بنيوجرسي الآن لكنّني سأنتقل إلى بينسيلفانيا قريباً |
| - Neden şehrin merkezinde oturmak zorundayız. - taşınmak mı? | Open Subtitles | لم يجب علينا العيش بوسط المدينة ؟ تنتقلي ، لا تكوني سخيفة |
| Annem benim yanıma taşınmak istediğinde ve hiçbir seçeneğim olmadığını bildiğimde. | Open Subtitles | اليوم الذي ستحتاج أمي أن تنقل للعيش معي و لن يكون بيدي خيار |
| Aksi halde, sana taşınmak zorunda kalırız. | Open Subtitles | على الجانب الآخر ، أنا والأطفال سننتقل إلى هنا |