| İnsanlara bunun bir çeşit öldürücü Tekboynuz figürü olduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | احسب اني ساخبر الناس انه نوع قاتل من وحيد القرن |
| Hâlâ Tekboynuz için üzülüyorum deme sakın. Onu öldürmek zorunda değildin. | Open Subtitles | لاتقل لي بأنك لاتزال مستاءاً حول وحيد القرن .. |
| Bir tekboynuzu öldüren kişi kalbindeki saflığı ispatladığı zaman Tekboynuz yeniden hayata döner. | Open Subtitles | عندما يثبت من يقتل وحيد القرن نفسه بأنه صافي القلب سيعيش وحيد القرن مجدداً |
| Tekboynuz. Yelkenli bir savaş gemisi. Çok eski bir gemidir. | Open Subtitles | سفينة أحادي القرن ، سفينةٌ من أيام الحروب إنها قديمةٌ جداً من القرن السادس عشر. |
| Kaptan, Tekboynuz'da bir şey oldu. Herşeyin anahtarı o. | Open Subtitles | أيها القبطان ،شيءٌ ما حدث على سفينة أحادي القرن ،إنهُ مفتاح كُل شيء. |
| Tıpkı Tekboynuz görmeleri için gerçek bir tekboynuza sahte bir boynuz takması gibi. | Open Subtitles | كما وضعت قرن زائف على القرن الحقيقي لجَعْلهم يَرونَ وحيدة القرن |
| İnsan, canavar, Tekboynuz fark etmez. Sen ne olursan ol, mükemmelsin. | Open Subtitles | بشري، مصاص دماء أو وحيد قرن أنت مثالي مهما كنت. |
| Oh, bu ormanı asla terk edemem. Ama dünyada kalan son Tekboynuz olup olmadığımı bilmeliyim. | Open Subtitles | أوه، لا يمكن أَنْ أَتْركَ هذه الغابةِ لَكنِّي يَجِبُ أَنْ أَعْرفَ إذا كنت أنا آخر (وحيدة قرن) بقيت في العالمِ |
| Gümrük bildirimine göre Tekboynuz Avrupa'ya rom ve tütün taşıyordu. | Open Subtitles | "ذُكر فى البيان أن سفينة إحادي القرن كانت تحمل شُحنةً من الرّم والتبغ متجهة إلى أوروبا ، لكن.." |
| Dur, parola olarak "Tekboynuz"da karar kılmıştık. | Open Subtitles | أعتقد أننا اتفقنا على "وحيد القرن" ككلمة السر. |
| Tekboynuz, | Open Subtitles | ..الحصان وحيد القرن |
| Tekboynuz, kalpteki saflığı simgeler. | Open Subtitles | وحيد القرن صافي القلب |
| Bir Tekboynuz. | Open Subtitles | وحيد القرن |
| Tekboynuz'u ele geçirmişler. Geminin yeni sahibi korsanlar olmuş! | Open Subtitles | سفينة أحادي القرن أخذها القراصنة والآن هم أسياد السفينة. |
| Tekboynuz'da neler olduğunu anlatıyordun. | Open Subtitles | وكُنت تخبرني بما حدث على سفينة أحادي القرن... |
| Kelime anlamı, tekboynuz: "unus", bir demek ve "cornu", boynuz demek oluyor. | Open Subtitles | حرفياً، وحيدة القرن |
| Aman Tanrım bir çam ağacının sevgilisi oldum. Yardım et Tekboynuz, neredesin? | Open Subtitles | أوه، لا، أَنا مَحشور في شجرة (تنّوب) ، النجدة يا (وحيدة القرن)، أين أنتِ؟ |
| - Ya da ne? Zorknoin'den Tekboynuz mu aldın? | Open Subtitles | بأنك فعلاً أشتريت وحيد قرن من زوركنيون |