| Onun reddedemeyeceği yükümlülükleri vardı. | Open Subtitles | فقد كانت لديه إلتزامات لا يمكنه تركها |
| Bunun kati duysal yükümlülükleri olur... | Open Subtitles | إن أمراً كهذا له إلتزامات عاطفية معينة، |
| Çünkü bazı yükümlülükleri var. | Open Subtitles | لأن لديه إلتزامات |
| Ahlaki yükümlülükleri yerine getirmenin başka yolları var, Bay Kincaide. | Open Subtitles | بالطبع، هناك طرق تخفيف الإلتزامات الأخلاقية، سّيد كينكايد |
| Karl'ın müvekkilime karşı bazı yükümlülükleri vardı sizi bunlar hakkında bilgilendirmek için geldim. | Open Subtitles | - أجل، سيّدتي - أود توعيتكِ على بعض الإلتزامات التي منحها (كارل) لأحد زبائني |