"yalandan ibaret" - Traduction Turc en Arabe

    • كذبة
        
    • كذبه
        
    • هو كذب
        
    - Telaşa mahal yok, rahibe. Çünkü bütün bunlar, rezil bir yalandan ibaret. Open Subtitles لا حاجة لأن تقلقي يا أختاه لأن كل هذا هو محض كذبة كبيرة
    Kıymetli kariyerinin bir yalandan ibaret olduğunu açığa çıkaracaktı. Open Subtitles كانت ستفضح حقيقة أن مهنتك الثمينة مجرد كذبة
    Aslını sordum ama bana bunun düşmanları tarafından itibarını sarsmak için uydurulmuş bir yalandan ibaret olduğunu söyledi. Open Subtitles أنا كنت مُنزعجاً. ذهبت إليه ، قال ليّ أنها كذبة أختلقت من قبل أعداءه لتشويه صورته.
    Bir sabah uyandığında tüm hayatının bir yalandan ibaret olduğunu öğrenmek ne demek biliyor musun? Open Subtitles كأن تستيقظين صباحًا و تدركين بأنّ حياتكِ كلها بُنيت على كذبة
    Ne kadar çok düsünürsem, o kadar anliyorum mahkemede söylediklerinin yalandan ibaret oldugunu. Open Subtitles الاكثر ماافكر فيه, الاكثر مااعتقد انه كل شي قالته للقاضي كان كذبه.
    Her şey yalandan ibaret, çok hassassın. Open Subtitles كل ماعدا ذلك هو كذب وعواطف مزيفة
    İncil'in yalandan ibaret olduğunu düşünüyorum ve İncil'in söylediği hikayelere ve mucizelere inanmıyorum. Open Subtitles اعتبرتُ الكتاب المقدس كذبة ولا أؤمن بالحكايات والمعجزات المذكورة فيه
    Onunla oyun oynadın, o da sevdiği adamın bir yalandan ibaret olduğunu anlayınca kendi canına kıydı. Open Subtitles أنت جاسوس، وهي إنتحرت. لأن الرجل الذي أحبته حول حياتها بالكامل إلى كذبة
    Seni kullandığımı düşünüyorsun. Aramızdaki her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu ya da benim kötü biri olduğumu düşünüyorsun. Open Subtitles أنت تفكر بأننى كنت أستغلك وأن كل شئ حدث بيننا كان كذبة
    Ancak öyle bir zaman vardı ki o kararlılığımı kaybettim ve bildiğimi düşündüğüm her şey sadece bir yalandan ibaret oldu. Open Subtitles و لكن كان هناك مرّة حينما ...فقدتُ هذا اليقين و أنّ كلّ شئ ظننتُ أنّي على دراية به كان محض كذبة
    Seks bir birliktelik başlatıyorsa Audrey'e karşı hissettiğin her şey bir yalandan ibaret demektir. Open Subtitles الجنس يكون العلاقة عندها كل شيء قلته,شعرته تجاه اودري سيكون كذبة
    Onun gözlemcisi sensin, ve o kendini öldürdü çünkü aşık olduğu adam hayatını bir yalandan ibaret kıldı. Open Subtitles لقد كنتَ مراقبها وانتحرت لأن الرجل الذي أحبَتهُ حوّل حياتها إلى كذبة
    Seo Chang Gwon'un bahsettiği 30 bin doların yalandan ibaret olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد أن الـ 30 ألف التي أخبرنا عنها سو تشانغ كون كانت كذبة
    Tüm zihnine yayılarak ona en çok istediği şeyleri gösteriyor, ama tabii hepsi yalandan ibaret. Open Subtitles إن دخل أحدهم إلى لبّ عقله وأراه حقيقة الأمر وأن كل هذا محض كذبة
    Arkadaşlarınız size bağlı ve bu dünya bir yalandan ibaret! Open Subtitles رفاقك يعتمدون عليك ! و هذا العالم هو مجرد كذبة
    Gerçekten aklım almıyor. Gerçeği söylediğini sanıyor ama her şey yalandan ibaret. Open Subtitles -هذا مدهش، الرجل يعتقد أنّه يقول الحقيقة ولكنّ كل ما يقوله هو كذبة رعناء.
    Neden mi, çünkü söylediklerin yalandan ibaret? Open Subtitles لماذا ، هل ذلك لأنك تكذب كذبة لعينة؟
    Tüm hayatının bir yalandan ibaret olduğunu. Open Subtitles أنّ حياتُك كلّها عبارة عن كذبة
    Gerçekten mücadele edemediğiniz, konukların gerçekten kaybedemedikleri dışında bunların hepsi yalandan ibaret. Open Subtitles ولكنه ليس كذلك لأنك غير قادر على مقاومتي والنزلاء لا يخسرون أبدًا مما يعني أن هذا كله مجرد كذبه
    Sana vaad ettiği her şey, bir yalandan ibaret. Open Subtitles كل شيء وعدتك به هو كذب

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus