Tek haberleşme yolunuz, kesinlikle bir kolun pozisyonunu değiştirmek veya butona basmak. | TED | طريقتك الوحيدة لإيصال المعلومة هي عبر تغيير وضعية رافعة واحدة أو الضغط على الزر. |
Demek istediğim bu. Bak sizin yolunuz sadece birilerinin onları yeniden etkinleştirmesi için . | Open Subtitles | طريقتك تؤدي الى ترك خلايا الريبلاكتورز نشطة, |
Ama aslında bizim yolumuz kullanıma hazır. Düşündüm de, tam anlamıyla sizin yolunuz hangisi? | Open Subtitles | أتعلم, تعال نفكر في الأمر, ما هي طريقتك في الحقيقة؟ |
yolunuz açık olsun. | Open Subtitles | أتمنى لك رحلة أمنة. |
yolunuz açık olsun. | Open Subtitles | أتمنى لك رحلة أمنة. |
"Küçük bir hata yaptık, ama şimdi yolunuz açık olsun"? | Open Subtitles | لقد ارتكبنا غلطة صغيرة ولكنكم تستطيعون مواصلة حياتكم الآن؟ ماذا سيقولون؟ |
İşte yanlış olduğumu düşünürseniz, cehenneme kadar yolunuz var ve niçin yanlış olduğumu öğrenin. | TED | فأذا كنتم تظنّون أنّني على خطأ فعليكم أن تذهبوا وتبحثوا هذا الأمر جيداً أوّلاً |
Bana anlaşmanın iptal olduğunu söyleme yolunuz bu mu ya da şantajımın işe yaradığını göstermenizin bir yolu mu? | Open Subtitles | هل هذه طريقتك لإخباري بأن الصفقة ملغية أم تريد أن تخبرني أن العلاج النفسي يجري بشكل جيد؟ |
Sizin yolunuz ise gelecekle ilgili. | Open Subtitles | أما طريقتك بشأن المستقبل, |
Sizin yolunuz tehlikeli, benimki değil ama. | Open Subtitles | طريقتك خطرة، أما طريقتي لا. |
"Küçük bir hata yaptık, ama şimdi yolunuz açık olsun"? | Open Subtitles | لقد ارتكبنا غلطة صغيرة ولكنكم تستطيعون مواصلة حياتكم الآن؟ |
Cehenneme kadar yolunuz var. | Open Subtitles | بإمكانكم جميعاً أن تذهبوا إلى الهلاك، حسناً؟ |
Arkadaşlar eğer yolunuz bir gün sadece Roma tariflerine göre yemek yapan geleneksel bir İtalyan restoranına düşerse benden size tavsiye; girmeyin. | TED | أصدقائي، إذا ما أتيحت لكم الفرصة للذهاب إلى مطعم إيطالي أصيل يقدم فقط أطباقًا رومانية قديمة، فنصيحتي لكم هي: لا تذهبوا. |