| Yumurtaların kuluçka döneminin son iki ayında, anne buradan ayrılmayacak, beslenmek için dahi. | Open Subtitles | طوال مدة الشهرين اللازمة لاحتضان البيض لن تغادر المكان , أو حتى تأكل |
| Bu yüzden geride bıraktığı Yumurtaların üzerine oturmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لذا, كان عليّ أن أجلس على البيض الذي تركته خلفها |
| Diğer kötü Yumurtaların gittiği yere. Aşağı, çöpe. | Open Subtitles | ..حيث يذهب كل البيض الفاسد إلى مزلق القمامة |
| Anne kartalın ve o minik Yumurtaların nerede olduklarını söyle bakalım. | Open Subtitles | الآن فقط أخبرني أين هي الأم و تلك البيضات الصغيره |
| Demek oluyor ki, Yumurtaların sıcak ve soğuyacaklar. | Open Subtitles | يعني بأن بيضك ما زال حار، كله قبل أن يبرد |
| Bu sabah yüzünü pişmiş Yumurtaların üzerinde gördüm. | Open Subtitles | فأنا كنت أرى وجهك في البيض المقلي صباح اليوم. |
| Ardından bitkileri ekleyip çıkararak Yumurtaların 30 santigrat derece civarında kalmasını sağlıyor. | Open Subtitles | فتخفف أو تزيد النباتات لتحافظ على البيض في درجة حرارة 30 درجة مئوية |
| Yumurtaların, sevgili kardeşim. Umarım yeterince sıvı olmuşlardır. | Open Subtitles | البيض الخاص بك، أختي العزيزة أتمنى أن يكون سائلاً بما فيه الكفاية |
| Yalnızca Yumurtaların beyazları, yağ yok, zeytinyağı, tereyağı yok. Ve mantarlı. | Open Subtitles | ، فقط بياض البيض بدون دهن، بدون زيت، بدون زبد |
| Çıktıktan sonra Yumurtaların sorumluluğunu erkek üstlendiği için dişi, bir sonraki partiyi üretmeye başlayabilir. | Open Subtitles | عندما يتولى الذكر المسئولية عن البيض حال وضعه فورا تتمكن الأنثى من بدء إنتاج الدفعة القادمة |
| Yumurtaların bırakılmasından bir ay sonra yavrular ortaya çıkmaya başladı. | Open Subtitles | بعد شهر من وضع البيض تبدأ الصغار بالخروج |
| Güneş gören bir yer arıyor böylelikle paketi ısıtacak ve içindeki Yumurtaların gelişme hızını artıracak. | Open Subtitles | تبحث عن أماكن ضوء الشمس لتدفئته وتسرّع تكوين البيض بالداخل. |
| Korkarım yumurtalar.. Şey, bunu biliyorsundur tabi, senin Yumurtaların. | Open Subtitles | أخشى ان يكون البيض مدقوق أنت تعرف ذلك إنها تخصك |
| Bu yüzden, Yumurtaların hazırlanmasını beklerken köyü araştırdım. | Open Subtitles | لذا بينما أنا أنتظر البيض ليكون جاهزا بحثت فى القرية |
| Yumurtaların boyanması, senin onları saklaman, nedir tüm bunlar? | Open Subtitles | ماهو الشيء المهم بتلوين البيض وتخبئهم وكل هذا؟ |
| Su yüzeyinden aşağılara inmek, ...aslında Yumurtaların yaşama şansını artırıyor. | Open Subtitles | الغرق بعيداً عن السطح، يحسّن من فرصة نجاة البيض. |
| Anlaşıldı mı? Asla o Yumurtaların üzerine oturmayacağım! | Open Subtitles | أتفهم, أنا سوف لن أجلس على تلك البيضات أبداً؟ |
| Hatta, bu Yumurtaların değeri niçin 40 milyon dolar, ...bunu da bilmek istiyorum. | Open Subtitles | وأيضا أريد معرفة لما هذة البيضات بالخصوص يُقدروا ب 40 مليون دولار؟ |
| Sanırım Yumurtaların artık pişmiştir. | Open Subtitles | أظن بأن بيضك أستوى. |
| Bu iyi haber olabilirdi, Yumurtaların kırılması dışında tabi. | Open Subtitles | كانت ستكون أخبار جيدة سيدي و لكن البيوض فقست |
| Daha kahvaltı bile edemedik! Dev Yumurtaların olduğu yerde dev bir anne de vardır. | Open Subtitles | طلما توجد بيضات عملاقه فستتواجد أم عملاقه |
| Yumurtaların yapımı çok maliyetli bu yüzden dişilerin yumurtalarını kiminle paylaşacağı konusunda çok seçici olması oldukça mantıklı. | TED | البويضات انتاجها غالي جدًا لذلك منطقي جدًا ان تكون الأنثى إنتقائية لمن ستشارك معه البويضات. |
| Yumurtaların üzerinde yürümek gibi birşeydir. | Open Subtitles | ان تمسّكْ بهم مثل المشي على البيضِ. |
| Bu yüzden dişi kaplumbağaların su üzerinde ilerlemesi daha kolay ve Yumurtaların kumdan çıkıp akbabalar tarafından alınması daha zordur. | Open Subtitles | فالظاهر أنه في هذه الأوقات يكون من الأسهل لدي إناث السلاحف أن تجتاز الأمواج المتكسرة وبذلك تكون الفرص أقل لتعرض بيوضها |