| Bak, Simmons, bana neler döndüğünü doğrudan söylemeni beklemiyorum, ama Seni temin ederim, bu yolculuk boşuna olmayacak. | Open Subtitles | انظر يا سيمونز ، أنا لا أتوقع منك فقط أن تقول لي ما يحدث و لكن أستطيع أن أضمن لك أن هذه الرحلة لن تضيع هدرا |
| Ve Seni temin ederim, bu yapmayacağım tek şey. | Open Subtitles | ويمكنني أن أضمن لك ان ذلك الشيء الوحيد الذي لن أفعله |
| Sana garanti ediyorum, kanun adamı olarak da kızları tavlayabiliriz. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أضمن لك أننا لن نحصل على نصف عدد الفتيات مثلما كنا خارجين عن القانون |
| Ve garanti ederim ki bu hoşlanmıycağın bir sonuç. | Open Subtitles | و يمكنني أن أضمن لك ، بأنها ليست النتيجة التي ستحبها |
| Şu anki koşullarda, o mahkumların güvenliğini garanti edemem. | Open Subtitles | تحت الظروفِ الحالية لا أستطيع أن أضمن لك سلامة أولئك السجناء |
| Sizi temin ederim, bir daha böyle bir şey olmayacak. | Open Subtitles | يمكنني أن أضمن لك لاشئ من هذا سيحدث مجددًا. |
| Seni temin ederim ki her şey plana göre ilerleyecek. | Open Subtitles | أستطيع أن أضمن لك أن كل شيء سوف يسير وفقا للخطة |
| Seni temin ederim baba, bu dünyada görüşmek isteyeceğim en son insan senin ayrıldığın karındır! | Open Subtitles | يمكنني أن أضمن لك يا أبي بأن آخر شخص.. قد أتواصل معه.. زوجتك المنفصلة! |
| Bak, Seni temin ederim bangır bangır alarm öttürmek hiç tarzım değil. | Open Subtitles | نيل) أقسم أنه إن كان لك دخل بالموضوع) .أستطيع أن أضمن لك بأن إطلاق صفارات الإنذار ليس أسلوبي |
| Seni temin ederim, Nash oraya geldiğinde tam bir karmaşa başlayacak. | Open Subtitles | أستطيع شخصياً أن أضمن لك حالما يصل (ناش) المنطقة، ستبدأ عملية رعدية حقاً. |
| - Asla olmayacak... - Sana garanti edebilirim. | Open Subtitles | هذا لن يحدث أبداً ، أستطيع أن أضمن لك ذلك |
| - Asla olmayacak... - Sana garanti edebilirim. | Open Subtitles | هذا لن يحدث أبداً ، أستطيع أن أضمن لك ذلك |
| efendim, garanti ederim o da aynı şeyleri söyleyecek. | Open Subtitles | سيدي, أستطيع أن أضمن لك أنه سيخبرك بالشيء نفسه |
| Fakat dava açmazsan, Sana garanti ederim ki onun dışarıda bir yerlerde rahatça dolaşıp ve ablan kendi elleriyle onun icabına bakacak. | Open Subtitles | ولكن إن لم توجهي التهمة يمكنني أن أضمن لك أنه سيكون هناك في الخارج يمشي في الأرجاء وأختك |
| O sizin yanınıza bir daha geldiğinde, orada olacağımı garanti edemem. | Open Subtitles | لا أمكن أن أضمن لك وجودي هناك عندما يأتي في المرة القادمة |
| Ne gibi bir bilgiden bahsettiğimizi bilmeden hiçbir şeyi garanti edemem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أضمن لك أي شيء حتى أعرف طبيعة ما نتكلم عنه. |
| Benim çalışmalarıma katılabilirsin ve sana mükemmel bir başlangıç maaşını garanti ediyorum. | Open Subtitles | يمكنك الانضمام لتدريبي ..... و أستطيع أن أضمن لك راتب ممتاز بالبداية |
| Tamam, eğer New York bir engel teşkil ediyorsa size orada bir sergiyi kesinlikle garanti ediyorum. | Open Subtitles | -لو نيويورك العقبة أستطيع أن أضمن لك أننا سنرسل أعمالك إليها |
| Sizi temin ederim ki, bu olmayacak. | Open Subtitles | أستطيع أن أضمن لك بأن هذا لن يحدث أيضًا |
| Sizi temin ederim ki bağlantım kopmadı. | Open Subtitles | أستطيع أن أضمن لك بأنني لست بعيدة. |