Son iki yıldır tutkuyla takip ettiğim olduğum mesele bu. | TED | هذه هي الإشكالية التي كنت أدرسها بشغف في العامين الماضيين. |
Bir kere havada olduğu zaman o aşık olduğum romantizmin bir kısmına sahipti. | TED | وعندما كانت تحلق كنت اجد فيها بعض تلك الشاعرية التي كنت مغرما بها. |
Bir tek kendimi düşünüyordum, içinde olduğun girdabı değil. | Open Subtitles | كنت أفكر فى ذاتي وليس الظروف التي كنت تمر بها |
Sen bizim dikkatimizi çektiğin Şu teorini kanıtlayan bir şey oldu. | Open Subtitles | الأمر الذي قد يثبت تلك النظرية التي كنت تحاول تقعنا بها |
Sende de olaylar hiç bitmiyor. Bir de sohbet ettiğin sarışın olayı var ki. Hastanenin muhasebecisi. | Open Subtitles | مسائلك لا تنتهي أبداً كمسألة تلك الشقراء التي كنت تتحدث معها |
Konuşmamı sonlandırırken yaptığım bir araştırmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. | TED | و الآن، ما أود فعله هو أن أنتهي ، وأن أشارككم بعض أبحاثي التي كنت أجريها. |
Yerleştiğim okulumun kütüphanesi ve rehber öğretmeni yoktu, fakat bir polis memuru vardı. | TED | إن مدرستي في المنطقة التي كنت فيها، لم تكن توجد بها مكتبة ولا مرشد، غير أنه كان بها ضابط شرطة. |
Ama Eskiden beri, beni koruduğun onca anı düşünmeye başladım. | Open Subtitles | ولكني بدأت التفكير بالمرات الأخرى التي كنت موجوداً فيها لحمايتي |
Eskiden olduğum kişi olmayacağım tekrar. Tanrı'ya yemin olsun ki. | Open Subtitles | لن أعود مطلقا إلي الشخصية التي كنت عليها، أقسم بالله |
Maliye Bakanı olduğum ilk üç yıl içinde yıllık ortalama 360 milyon dolar kar elde ettiler. | TED | وخلال السنوات الثلاث التي كنت وزيرة المالية ، كان متوسط أرباحهم 360 مليون دولار سنويا. |
Burada Toronto Eğitim Hastanesinde asistandım bayan Drucker çalışmakta olduğum hastanenin acil servisine getirilmişti. | TED | وكنت مقيما في مستشفى تعليمي هنا في تورونتو عندما أتت السيدة دراكر إلى قسم الطوارئ في المستشفى التي كنت اعمل بها. |
Bir şey söylemeden önce içinde olduğun bu garip durumu düşün. | Open Subtitles | قبل أن تقولي أي شيء فكري في الأوضاع الغريبة التي كنت فيها |
Parçası olduğun grubun yapmak için çırpındıkları şeyi yapmayı mı? | Open Subtitles | للقيام بنفس عمل تلك المجموعة التي كنت جزءاً منها, والتي كانت مصمّمة على فعلها؟ |
Dürüst ya da içten olduğun tek an... her şeyin ters gittiği ve zom olduğun zamandı. | Open Subtitles | المرة الوحيدة التي كنت بها مخلص وعفوي هي عندما كل شيء سار بشكل مروع او لم تكن مسيطر من قبل رأسك |
Şu aptal tiyatro oyunundan beri garip davrandığım için özür diliyorum. | Open Subtitles | انا اسفة على الطريقة التي كنت عليها منذ تلك المسرحية الخرقاء |
Şu an duyabiliyor musun beni? Evet ama zar zor. | Open Subtitles | أجل ، بالكاد هذه درجة الصوت التي كنت تتكلم بهاظ |
Polislere de, bana ettiğin gibi gevezelik etmezsin. | Open Subtitles | أعني، لا يمكنك أن تتحدث إلى الشرطة بنفس الطريقة التي كنت تتحدث بها معي |
Hani, bir saat önce muhabbet ettiğin kız. | Open Subtitles | تعلم، إنها التي كنت تـتحدث معها قبل سـاعـه |
yaptığım deneylerden birisinde fareye baskı yapıyorduk ve onu bir depresyon modeli olarak kullanıyorduk. | TED | وإحدى التجارب التي كنت أخوضها، كنا نعرض الفئران للضغط، وقمنا بذلك كنموذج للإحباط. |
Bu bana ayrıca tarifini yaptığım kullanıcı arayüzün avam tabakaya az ve öz olarak anlatabileceğinden emin olmama yardımcı oldu. | TED | كما أنها ساعدتني في ضمان أن واجهة المستخدم التي كنت أعمل على تعريفها يمكن تفسيرها بإيجاز ووضوح للناس العاديّين. |
Rocky isminde hoşlandığım bir kız vardı. | TED | أذكر كانت هناك إحدى الفتيات التي كنت معجبًا فيها وتدعي روكي. |
Ve ben, çalıştım ve sorunlar ile uğraştım, ta ki resmin içinde mücadele ettiğim ufacık minik savaşlar kendiliğinden çözülmeye başlayana dek. | TED | وعملت وعملت على حل المشاكل حتى المعارك الاولى التي كنت اقاتلها داخل الصورة بدأت في الحل من تلقاء نفسها |
Benim yapmak istediğim tarz bir parti değil ama neyse. | Open Subtitles | ليست الحفلة التي كنت أتطلع إليها ، لكن لا يهم |