| Tahmin ediyorum ki önce, üzgün insanlara karşı duyduğu büyük üzüntüyü ifade ederdi. | TED | بإمكانه أَتَصَور لِلوهلة الأولى أن يُعبِر بقوة عن حُزنهِ لمصيبة ذلك الشعب الحزين. |
| Yani biz üzgün, yalnız ve sefil insanlardan sana erkeklerle takılmanı öneririm. | Open Subtitles | بالنسبة لنا هناك الحزين,الوحيد,وبقيتنا أنا أشجعك أن تتناول كرة كبيرة من الغباء |
| Eminim ki onu üzücü habere hazırlamak için doğru kelimeleri seçmiştir. | Open Subtitles | أنا متأكّد من أنّه قد رتّب له كلامًا يليق بهذا الخبر الحزين. |
| İşte bu özelliğinizi Bay Quickly'i gömdüğümüz o kederli günde fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت هذه الصفة في اليوم الحزين الذي دفنا فيه السيد كويكلي. |
| zavallı etinize batan keskin bir şey, bir şey hissetmek için, herhangi bir şey, bundan başka bir şey. | TED | شيء حاد لتعلقي عليه جسدك الحزين. لتشعري بشيء، أي شيء، عدا هذا. |
| - Yani, bir tür hüzünlü güzellik. - hüzünlü olduğu doğru. | Open Subtitles | أتعلم أنها نوع من الجمال الحزين ـ نوع من الندم نعم |
| Hastanemizdeki mutsuz tek insan ben değildim. | Open Subtitles | لم أكن الشخص الوحيد الحزين في هذا المستشفى |
| Ve neden bu üzgün tavşan tipiyle takıldığını az önce anladım. | Open Subtitles | لقد خطر في بالي للتو سبب إرتدائك لوجه الأرنب الحزين هذا |
| üzgün Bayan Kitap Kulübü yine Grinin Elli Tonu'nu okuyor. | Open Subtitles | نادى الكتاب للسيدات الحزين يقرأ خمسون درجة من الرمادي مجدداً. |
| Ara sıra yaptığın, şu tuhaf üzgün çocuk ifadesine büründün yine. | Open Subtitles | تعطي هذا الإنطباع الغريب .وجه الطفل الحزين الذي تقوم به أحيانًا |
| Çünkü o üzgün kişi arkadaş olma şansım olan tek kişi. | Open Subtitles | لأن هذا الشخص الحزين هو فرصتك الوحيدة غالبا للحصول على صديق |
| Ama burada Sidney Limanı'nı alıp olan bitenden dolayı üzgün ruh hâline uyması için epeyce yeşile döndürebiliriz. | TED | ولكن هنا، يمكن ان نأخذ ميناء سيدني ونضفي عليه بعض الأخضر ليتناسب مع المزاج الحزين الذي يكتنف الأحداث. |
| üzücü kısmıysa çoğu insanın, babamın bunlardan sorumlu olduğunu düşünmesi. | Open Subtitles | الجزء الحزين ، إن اغلب الناس يظنونه المسئول عن كل هذا |
| İşin üzücü yanı, eskiden böyle şeytani değildi. | Open Subtitles | اوتعلمون الشئ الحزين أنه لم يكن دائما شرير |
| Bu üzücü günde, burada, aramızdan ayrılan... sevgili arkadaşımız Lou Pratt'e veda etmek için toplandık. | Open Subtitles | نجتمع في هذا اليوم الحزين لنودع صديقنا العزيز المغادر لو برات |
| Artık atmak istemeyen kederli bir kalp mi? | Open Subtitles | القلب الحزين لم يعد يرغب في الإستمرار بالنبض؟ |
| Kavga vermeden yaşayamayacak kederli bir mahlukatsın. | Open Subtitles | القتل الشيء الوحيد الذي يعلمه الوحش الوحيد الحزين مثلك |
| Seni zavallı üzgün milyoner. Senin için üzülüyorum. | Open Subtitles | ايها المليونير المسكين الحزين أشعر بالآسف من اجلك |
| Sen gezegendeki en çirkin hüzünlü çuval olabilirsin ama eğer rock grubundaysan, sen kedinin pijamaları olursun adamım. | Open Subtitles | يمكنك أن تكون الكيس الحزين الأقبح على الكوكب لكن إذا كنت في فرقة روك فأنت بيجاما القطّة |
| O aptal ve mutsuz polisle neler yaptığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك على علاقة بذلك الشرطي الغبي الحزين. |
| Burada öykünün gerçek trajik ve acıklı yanı başlıyor biraderlerim ve tek dostlarım. | Open Subtitles | وهنا يا أصدقائي يبدأ الفصل المؤلم الحزين من القصة |
| Artık bana vali Cullen demiyorlar o yüzden artık şu asık surattan kurtulalım. | Open Subtitles | لا يدعونني بالحاكـم الكئيب كما تعلمـون لذا .. لنبعـد الوجه الحزين |
| Gerry ile Mahzun Ay'ın kalmasını isteyenler elini kaldırsın. | Open Subtitles | من يريد بقاء "جيري" و "القمر الحزين" معنا ,فليرفع يده |
| O kadın ve kırık, kızgın kalbine karşı bir hiçtim. | Open Subtitles | لم استطع مقاومة مهبلك الضيق، ولا ذلك القلب المكسور الحزين |
| Melankolik sesim için biraz depresif şeyler yazmam gerekiyor. | Open Subtitles | أحتاج لكتابة البعض الأغاني المحبطة لتتماشا مع صوتي الحزين الجديد. |
| O zavallı, yaşlı topalın seni mutlu ettiğini söyleme. | Open Subtitles | لا تخبريني أن ذلك الكسيح العجوز الحزين يجعلك سعيدة؟ |